…
…
…
…
15 Aralık 2022, Perşembe Burdur, Türkiye

Bakanımız Derya Yanık 16. Kadına Yönelik Şiddet İzleme Komitesi Toplantısına Başkanlık Etti


Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Derya Yanık, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın katılımıyla gerçekleşen Kadına Yönelik Şiddet İzleme Komitesi 2022 Yılı 16. Toplantısı’na başkanlık etti

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız tarafından düzenlenen Kadına Yönelik Şiddet İzleme Komitesi 2022 Yılı 16. Toplantısı Bakanımız Derya Yanık başkanlığında Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın katılımıyla gerçekleşti.

Bakan Yanık, toplantıda yaptığı konuşmada, kadına yönelik şiddetin bir süreç ve gündem meselesi olduğunu belirterek, kadına yönelik şiddetin tüm kadınlar kendilerini güvende hissedinceye, bu sorunun öznesi olmaktan çıkıncaya kadar gündemde yer alacak bir mesele olduğunu söyledi.

Buna ilişkin mücadelenin topyekun yürütülmesi gerektiğini ifade eden Yanık, konunun siyasetin malzemesi haline getirilmemesi gerektiğini kaydetti.

Bakan Yanık, bu konuda yaptıkları işten çok emin olduklarını belirterek, "Meselenin boyutlarının, mücadelemizin farkındayız. Ama mesele çok boyutlu, çok geniş ve her kesimin, her katmanın; sivil toplumundan akademisine, sosyal grupların farklı kesimlerinden kamu kurum ve kuruluşlarına, vatandaşın kendisinden evinin içerisindeki tutumuna kadar herkesin gerçekten topyekun taraf olması gereken bir mesele. O yüzden siyasal bir tartışmanın, siyasal bir mücadelenin aracı etmeyelim." diye konuştu.

Kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarı üzerinden ithamlarla siyaseten yol almayı beklemenin en önce çocuklara, aileye, topluma zarar vereceğini ifade eden Yanık, "Bizim itirazımız buna. Yoksa meselenin konuşulmaması değil. Konuşmadığınız bir şeyi çözemezsiniz de." dedi.

 "Kadına yönelik şiddet öncelikli ve kritik çalışma alanlarımızdan"

Yanık, kadına yönelik şiddetin, bakanlığının öncelikli ve kritik çalışma alanlarından biri olduğunu söyledi.

Şiddetin önlenmesine yönelik çalışmaları en başından beri sistematik ve etkili şekilde yürütmeye gayret ettiklerini bildiren Yanık, şöyle devam etti:

"Geçtiğimiz 20 yılda önemli mesafeler katettik. Şiddetle mücadelemiz tek bir kadın dahi şiddet mağduru olmayıncaya kadar devam edecek. Bu bakışla, şiddetle mücadelenin güçlü bir şekilde yürütülebilmesi için altyapı oluşturulmasına özel bir hassasiyet gösterdik. 'Şiddetle mücadelemizde önemli mesafeler katettik' dediğimizde bazı çevreler bu ifadeyi sanki 'Şiddetle mücadele bitti. Artık Türkiye'de kadına yönelik şiddet vakası yok' demişiz gibi değerlendirmeye ve onun üzerinden birtakım cümleler kurmaya hemen başlıyorlar. Muhtemelen bu cümleden sonra da olacak. Her düzeyde Sayın Cumhurbaşkanı'mızın en güçlü, en kararlı biçimde ifade ettiği, bizlerin de o perspektif çerçevesinde üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye çalıştığımız bir biçimde söylediğimiz şey şu: 'Kadına yönelik şiddetle mücadelede sıfır tolerans.' Bir tek kadın dahi böyle bir şiddet mağduru olmayıncaya kadar bugün yürüttüğümüz mücadeleyi aynı kararlılıkla ve aynı ısrarla yürütmek mecburiyetinde sayarız."

 "2023 başında veri entegrasyon sürecini tamamlamayı hedefliyoruz"

Bakan Yanık, şiddet mağduru kadınlara yönelik gizlilik kararlarının Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Veri Tabanına elektronik ortamda aktarılması amacıyla İçişleri Bakanlığı ile veri entegrasyonu protokolü imzaladıklarını hatırlatarak, 2023 başında veri entegrasyon sürecini tamamlamayı hedeflediklerini bildirdi.

Şiddete giden yolları kapatmanın birçok mağduriyetin önüne geçtiğini söyleyen Yanık, "Şiddetle mücadelede mağdurun yanında olmak bir sorumluluk. Fakat daha önemlisi o mağduriyetlerin hiç oluşmamasını sağlamaktır. Bu anlamda kadına yönelik şiddetle mücadeleye ilişkin kritik noktalardan biri koruyucu ve önleyici hizmetlerdir." dedi.

Yanık Adana, Antalya, Bursa, İstanbul, İzmir, Konya ve Şanlıurfa'da birer ŞÖNİM daha açarak, merkez sayısını 89'a yükselteceklerini söyledi.

Kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında gerçekleştirdikleri eğitimlerle bugüne kadar 1 milyon 415 bin 277 er ve erbaş, 75 bin kamu görevlisi, 106 bin 389 din görevlisi, 195 bin 693 sağlık görevlisi, 359 bin 33 öğretmen, 457 bin 24 kolluk görevlisi olmak üzere toplam 2 milyon 608 bin 416 kişiye ulaştıklarını anlatan Yanık, 2022 içinde 81 ilde 18 bin 212 mahalle muhtarının, kadına yönelik şiddetle mücadele farkındalık seminerlerine katıldığını dile getirdi.

 "Şiddetle Mücadelede Politika Hazırlama ve Uygulama Rehberi'ni hazırlayacağız"

Önleme, Müdahale ve Politika Boyutlarıyla Türkiye'de Kadına Yönelik Şiddet ve Kovid-19 Salgını Etkileri Araştırması'nın veri toplama çalışmalarını tamamladıklarını aktaran Yanık, araştırma kapsamındaki bazı ön bulgulara ilişkin şu bilgileri verdi:

"Şiddete ve şiddetle mücadeleye yönelik farkındalığın hem erkek hem de kadın için yüksek olduğunu görüyoruz. 6284 sayılı kanun ve bu kanunla düzenlenen tedbir kararları ile kurumsal mekanizmaların bilinir olması, kadınların korunması açısından önemli bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor. Kadına karşı şiddete yönelik risk haritalaması kapsamında hem şiddet riskinin illere göre haritalamasını hem de hizmet modellerimizin haritalamasını gerçekleştirdik. Şiddet risk haritasının son üç yıllık değerlerine baktığımızda 'sunulan hizmet artış eğiliminin şiddet oranlarından daha yüksek olduğu' bulgusu da raporun ön sonuçlarından birisi."

Şiddetle mücadelenin 2023'te de önemli gündemlerden biri olacağını vurgulayan Yanık, kamu kurumları ve yerel yönetimlerin politikalarında yol gösterici olmak üzere "Şiddetle Mücadelede Politika Hazırlama ve Uygulama Rehberi"ni hazırlayacaklarını ifade etti.

Yükseköğretim Kurulu ile kadına yönelik şiddetle mücadelede üniversitelerin rolü ve katkısını daha da artırmak istediklerine işaret eden Yanık, şöyle konuştu:

"Bu kapsamda 'Akademide Kadın Buluşmaları'nın ilkini bu yıl düzenlemiştik, önümüzdeki yıl da devem etmeyi hedefliyoruz. Ayrıca, şiddet uygulayanlara sunacağımız destek hizmetlerini, yapılandırılmış yeni hizmet modelini içeren bir projeyle 2023 yılında hayata geçireceğiz. Şiddet Uygulayanlara Yönelik Çok Yönlü Sosyal Hizmet Modeli Oluşturulması projemiz kapsamında, modüler psiko-sosyal destek ve müdahale programları ile kurumsal sorumluluklar ve iş süreçlerine yönelik hizmet modülleri hazırlamayı hedefliyoruz. Söz konusu programı uygulayacak personel eğitimlerini de temel ve ileri düzeyde tamamlayarak, ülke genelinde temel standartları belirlenmiş, şiddet uygulayanların risk ve ihtiyaç durumlarına uygun etkin bir sosyal hizmet modelini hayata geçirmeyi planlıyoruz."

Yanık ayrıca, konuyla ilgili ihtisaslaşmış kuruluşlarda sunulan hizmetlerin kalite ve etkinliğini artırmak amacıyla meslek elemanlarına yönelik eğitim faaliyetlerine devam edeceklerini, kolluk personeli, yargı mensupları, öğretmenler ve sağlık personeline yönelik farkındalık faaliyetlerini de ayrıca sürdüreceklerini aktardı.

 "Kadına yönelik şiddetle etkin mücadelemize kararlılıkla devam edeceğiz"

Bakan Yanık, ortaöğretim kurumlarındaki ve KYK yurtlarındaki öğrencilere yönelik farkındalık çalışmaları gerçekleştireceklerini söyledi.

Kadına yönelik siber şiddetle mücadele ve internetin güvenli kullanımına yönelik özel içerikler hazırlayacaklarını aktaran Yanık, şunları kaydetti:

"2008 ve 2014 yıllarında gerçekleştirdiğimiz Türkiye'de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması'nın üçüncüsü için ön hazırlıklarımızı 2023 yılında tamamlayıp, araştırmayı 2024'te tamamlamayı hedefliyoruz. Kadına yönelik şiddet, tek bir kurum ve kuruluşun müdahalesi ve mücadelesiyle sona erdirilecek bir sorun değil. Köklü ve gerçekçi bir şekilde etkin mücadelenin sağlanması için ilgili bakanlıklar, kamu kurum kuruluşları, sivil toplum, medya ve özel sektör gibi birçok tarafın eşgüdüm içerisinde hareket etmesini gerektiren bir mesele. Yaşadığımız tecrübelerden hareketle kadına yönelik şiddetle etkin mücadelemize kararlılıkla devam edeceğiz."

 "6 yaşında bir çocuğun herhangi bir gerekçeyle nikahının kıyılması kabul edilemez"

Bakan Yanık, 6 yaşındaki çocuğa istismar iddialarına ilişkin, "6 yaşında bir çocuğun herhangi bir gerekçeyle, herhangi bir sebeple, hele o güzel dinimizi vesile kılarak evlendirilmesi, nikahının kıyılması kabul edilemez. Bunu asla bizim herhangi bir şekilde kabul etmemiz mümkün değil ki en üst düzeyde de Sayın Cumhurbaşkanı'mızın ifadeleriyle de bu tutumu reddettiğimizi ifade ettik." dedi.

"Tarafların kimliğiyle, tarikatmiş, cemaatmiş, şahısmış, efendim işte oymuş, buymuş buralara bakmayız. Bizim için korunacak değer çocuksa çocuktur, kadınsa, şiddet mağduruysa odur. Onu alır ve koruruz. Nitekim bunu yapmışız." diyen Yanık, hiç kimseye yönelik ayrıcalıklarının ve borçlarının bulunmadığını belirtti.

Yanık, şöyle devam etti:

"Bizim borcumuz milletimizedir. Milletimizin mağdurlarınadır ve bu borcu da ödeyebilmek için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Bu olay özelinde baktığımızda, öncelikli olarak 'Hiçbir şey yapmadınız' diyen birtakım çevrelerin sonra mağdurun bakanlığımız kuruluşlarında gizliliğinin son derece dikkatli bir biçimde sağlanarak, can güvenliğinin temin edildiği, bakımının temin edildiği, psikososyal desteğinin temin edildiği ortaya çıkınca bu sefer süreç eleştirisine dönüp 'O zaman iki yıldır şunu niye yapmadınız?' diye bakanlığımızla hiçbir ilgisi olmayan birtakım mazeretleri öne sürmelerine biz şaşırmıyoruz. Biz bunların bu tavırlarına alışığız. Ama bu mağdurlara katkı sağlayan bir tavır değil. Bu mücadeleye katkı sağlayan bir tavır değil. Bu ortadaki meselelerin çözümüne katkı sağlayan bir tavır değil."

Davanın açıldığı ve kendilerine ihbar edildiği andan itibaren davaya müdahil olduklarını aktaran Yanık, "Daha önce sosyal hizmet desteği olarak sürdürdüğümüz sorumluluğumuzu şimdi hukuki destek olarak da sürdürüyoruz. Dosyaya ibraz ettiğimiz taleplerimiz çerçevesinde hem sanıkların tutuklu yargılanması noktasında hem de duruşmanın öne alınması noktasındaki taleplerimiz sayın mahkeme tarafından da kabul ve karşılık gördü." diye konuştu.

Bakan Yanık, mağdurun korunmasından başka hiçbir kaygıları olmadığını ifade etti.

KADES uygulamasını 4,5 milyon kadın indirdi

İçişleri Bakanı Soylu ise 2022'de 260 kadın cinayeti yaşandığını ve 2014'ten bugüne kadar en düşük seviyede olduğunu bildirerek, "Bu azalışı, nüfusumuz yaklaşık yüzde 9,4 artmışken elde ettik." diye konuştu.

Kadın Destek Uygulamasını (KADES) bugüne kadar 4,5 milyon kadının indirdiğini ve yıl sonu hedefinin 5 milyon olduğunu açıklayan Soylu, "KADES'le alınan ve tamamına gittiğimiz ihbar sayısı 583 bindir ve bu ihbarlara gittiğimiz süreç de 4-5 dakikadır." bilgisini verdi.

Soylu, ihbar kanalları hizmetinin aile içi ve kadına yönelik şiddetle ilgili bildirimleri kolaylaştırdığına işaret ederek şöyle devam etti:

"2-3 ay içerisinde yaklaşık 25 vilayetimizde bir anda takip edilen bilgi işlem sistemine geçilecek. Kadına yönelik şiddeti istediğimiz zaman, istediğimiz noktada dökebilmeyi ve bunun nerelerde geliştiğinin analizini yapabilmeyi sağlayabilecek yapay zekayı diğer vilayetlerde yapabiliyoruz, diğerlerinde de yapabilme imkanına sahip olacağız."

Soylu, emniyet ve jandarma bünyesinde aile içi ve kadına yönelik şiddetle mücadele birimlerini, il düzeyinden ilçe düzeyine taşındığını ve 1247'ye ulaştığını bildirerek şu bilgileri paylaştı:

"2016'da 162 bin aile içi şiddet olayı bildiriliyordu. Bildirim kanalları arttıkça bildirimler özellikle 2021'e kadar arttı, 270 bine çıktı. Şu anda 253 bin seviyesinde geliyor. Daha fazla bildirim sahası olmasına rağmen bildirim sayısı yukarıdan aşağıya inmeye başladı. Tedbir kararı verilen kişi sayısı 192 binden 271 bine yükselmişti."

Soylu, elektronik kelepçe sayısının 1500'e yükseldiğini, 822 vakanın takip edildiğini ve 2 bin 242 vakanın tamamlandığını kaydederek "Kadına El Kalkamaz" projesine ilişkin, "Şu ana kadar 8,2 milyon erkeğe ulaştık. Yıl sonuna kadar bu rakamı 9 milyon üzerine getireceğiz ve seneye de devam edeceğiz. Yaklaşık 3 milyon erkeğe broşür ulaştırdık. 217 bin pankart ve afiş dağıtıldı, asıldı." bilgisini verdi.

Soylu, Türkiye'nin pek çok küresel sorunla başarıyla mücadele ettiği gibi aile içi ve kadına yönelik şiddet konusunu da çözeceğinin altını çizerek şu ifadeleri kullandı:

"Bu meselede çok çalışıyoruz. Üzüntüm şu, biz samimiyetle çalışıyoruz fakat bu işi siyasallaştırmak isteyenler, bu konudaki mücadelemize haksızlık ediyorlar destek de olmuyorlar. Dünyaya farklı siyaset perspektiflerinden bakıyoruz. Allah rızası için aile içi ve kadına yönelik şiddetle mücadelede bir perspektiften bakalım. Biz, kimsenin düşmanı değiliz, insanları düşmanlaştırarak ve kamplaştırarak bu meselelerin çözülebileceğini düşünenler yanılmaktadır."

"Her türlü tedbiri en üst düzeyde alıp uygulamak vazifemiz"

Adalet Bakanı Bozdağ yaptığı konuşmada, kadına yönelik şiddetle mücadelenin, seferberlik anlayışıyla yürütülmesi halinde sonuç alınabileceğini vurgulayarak, AK Parti hükümetlerinin birinci ve değişmez gündemlerinden birisinin kadına karşı şiddetle mücadele olduğunun altını çizdi.

Bozdağ, şiddeti yok etmek, kadınların da Türkiye'de her yerde ve her şartta güven içerisinde yaşamasını temin etmek için hem yasama hem yürütmede ciddi adımlar attıklarını anlattı.

Bozdağ, şöyle devam etti:

"Çocuklarımızın örselenmemesi için her türlü tedbiri en üst düzeyde alıp uygulamak elbette bizim vazifemizdir. Her türlü sapığa karşı, her türlü sapıklığa karşı, her türlü kendini, haddini, hududunu bilmezliğe karşı, her türlü ahlakı, hukuku ayaklar altına alanlara karşı çocuklarımızı ve kadınlarımızı korumak hepimizin vazgeçilmez, tehir edilemez önemli görevlerinin başında gelmektedir. Biz bu konuda samimi mücadelemizi yürüttük. Bundan sonra da yürüteceğiz."

"Bizim de vicdanımız sızladı"

Bozdağ, 6 yaşındaki kız çocuğunun cinsel istismarı davasına ilişkin de şunları söyledi:

"Son günlerde yaşanan hadise nedeniyle herkesin vicdanı sızladı, bizim de vicdanımız sızladı. Şundan bütün vatandaşlarımız emin olsun, hukuk işliyor. Yargılama sürüyor. İlgili kişiler hakkında, sanıklar hakkında, bazıları hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıktı. Duruşma Aile Bakanlığımızın müracaatı üzerine 30 Ocak'a çekildi ve yargılama devam ediyor. Bu konuyu ortaya çıkaran yargımızdır. Bu konuyu soruşturan, takip eden yargımızdır ve yargımızın bu konudaki kararını herkesin beklemesinde fayda var. Yargılamayı yapan hakimlerimize, yargı sürecimizin hukukumuza uygun işlemesine itimat edelim. Eninde sonunda hak da adalet de yerini bulacaktır. Kimsenin bundan şüphesi olmamalıdır. O yüzden yargının çocuklarımızı koruma konusunda gösterdiği hassasiyet son derece önemli, bundan sonra da bu hassasiyeti üst düzeyde göstermeye devam edecektir. Suç işleyenlere karşı da hukuk neyi emrediyorsa hukukun emri hukuk içinde ve hukuka uygun biçimde yerine getirilmeye devam edecektir."

"Hukukumuzdaki en ağır hapis cezası verilmektedir"

Bekir Bozdağ, kadına karşı şiddetle ilgili ceza mevzuatında önemli düzenlemeler yapıldığını, aile içi şiddeti resen takip edilen suçlar arasına aldıklarını hatırlatarak, bunu, kasten yaralamanın nitelikli halleri arasında düzenleyerek "kol kırılır yen içinde kalır" felsefesinin dışına çıkaran bir irade ortaya koyduklarını vurguladı.

Kadınlara karşı işlenen cinayet suçlarının cezalarının da caydırıcı hale getirildiğini aktaran Bozdağ, bu suç için, sebebi ne olursa olsun en ağır ceza olan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının öngörüldüğünü belirtti.

Bozdağ, "Türkiye'de kadınlara karşı işlenen cinayet suçlarına hukukumuzdaki en ağır hapis cezası verilmektedir." dedi.

Cezaların tayini sırasında, "boyun büktü, tıraş oldu, kravat taktı" denilerek indirimler yapılmaması için önemli bir reforma imza attıklarını da dile getiren Bozdağ, yeni dönemde de bunları izleyerek, sonuçlarının kadınlar lehine gelişmesini sağlayacaklarını ifade etti.

Bakan Bozdağ, 81 ilde adliyelerde adli destek ve mağdur hizmetleri müdürlükleri bulunduğunu ve bu konuların takibini yaptıklarını anlattı.

90 bin camide "çocuk" konulu hutbe okunacak​​​

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, toplantıda yaptığı konuşmada, Diyanet İşleri Başkanlığının, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile yaptığı işbirliği protokolü çerçevesinde ailelere yönelik eğitim, manevi danışmanlık, kadına yönelik şiddeti önlemeye yönelik materyal hazırlama ve bilinçlendirme çalışmalarına devam ettiğini dile getiren Erbaş, başkanlığın Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4. Ulusal Eylem Planı çerçevesinde, bu yıl yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verdi.

Cuma hutbelerini en çok aile içi şiddete karşı farkındalık ve ailenin önemi konularına ayırdıklarını söyleyen Erbaş, "Yarınki hutbe konumuz 'Çocuk; Rabb'imizin Kıymetli Emaneti.' Birkaç gün önceden itibaren duyduğumuz o hepimizi derinden yaralayan konuyla ilgili yarın 90 bin camimizde çok önemli bir hutbe okutacağız inşallah." bilgisini verdi.

Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığının bütün görevlileriyle kadınların, çocukların ve insanlığın maruz kaldığı şiddet hadiselerinin son bulması için etkili, sürekli ve somut önlemlerin alınması adına yapılacak çalışmalarda, bireysel ve kurumsal sorumluluğunun gereklerini yerine getirmeye azim ve kararlılıkla devam edeceğini vurguladı.

Erbaş, şu değerlendirmede bulundu:

"Bu bağlamda hedefimiz, şiddetin her türlüsünün önlenmesi mevzusunda farkındalık ve duyarlılığı artırmak, cami ve cami dışı mekanlarda vatandaşlarımızı bilgilendirmek ve bilinçlendirmek, kısaca yüce dinimizin adalet ve merhamet ilkelerini ve sevgili Peygamberimizin örnek hayatını toplumun tüm katmanlarına ulaştırmaktır. Milletimizin aile huzuruna rehberlik etmektir. Bu çalışmalarımız, her geçen gün nitelik ve nicelik olarak daha da gelişecek ve güçlenecektir. Hakikat şu ki, iyilik ve merhameti güçlendirdiğimizde, kötülük ve şiddet azalacaktır. Sevgi, saygı, adalet ve merhamete bağlı kalanlara ve bu değerler yolunda gayret edenlere Allah yardım edecek ve onların çalışmalarını bereketlendirecektir."