…
…
…
…
…
27 Kasım 2024, Çarşamba Ankara - Türkiye

Bakanımız Göktaş, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Bakanlığın 2025 Yılı Bütçesinin Sunumunu Yaptı.


Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Mahinur Özdemir Göktaş, "İlk defa oluşturulacak 'Nüfus Politikaları Kurulu'na ilişkin çalışmalarımızın son aşamasına geldik. Kurul ile nüfusa ilişkin hukuki düzenlemeleri, kurumsal yapıları, politikaları ve hizmetleri bütüncül bir yaklaşımla ele alacağız." dedi

Bakan Göktaş, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Bakanlığının 2025 yılı bütçesinin sunumunu yaptı.

Aile yapısına ve değerlerine özen ve hassasiyet göstererek aileyi korumayı anayasal bir sorumluluk olarak nitelendiren Göktaş, bu sorumlulukla "Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı"nı hazırladıklarını belirtti.

Söz konusu belge kapsamında küresel riskler ve demografik dönüşüm, sosyal refah, aile odaklı sosyal hizmetler, dijitalleşme, çevre ve afetler olmak üzere 5 ana tema çerçevesinde stratejik hedefler belirlediklerini bildiren Göktaş, dünyanın her yerinde demografik dinamiklerin değiştiğine dikkati çekti.

Dünya genelinde olduğu gibi yaşlı nüfus, yalnız yaşayan bireyler, boşanmalar, tek ebeveynli aileler giderek artarken genç nüfusun hızla azaldığını dile getiren Göktaş, "2023'te 1,51 olan doğurganlık hızımız nüfusun kendini yenileme oranının çok altında seyrediyor. Bu bağlamda, sağlıklı aileleri korumak ve çalışmalarımızı bütüncül bir anlayışla yürütmek için Aile ve Nüfus Politikaları Daire Başkanlığını kurduk. Dinamik nüfus yapımızı korumak ve en uygun politikaları geliştirmek için bir saha araştırması başlattık. İlk defa oluşturulacak 'Nüfus Politikaları Kurulu'na ilişkin çalışmalarımızın son aşamasına geldik. Kurul ile nüfusa ilişkin hukuki düzenlemeleri, kurumsal yapıları, politikaları ve hizmetleri bütüncül bir yaklaşımla ele alacağız." ifadesini kullandı.

Sosyal hizmet alanında iki yeni çalışmayı hayata geçireceklerini açıklayan Göktaş, "81 ilimiz ve 922 ilçemizde, kadına yönelik şiddet, çocuk istismarı, bağımlılık gibi tehditleri bütüncül bir yaklaşımla ele alacağımız sosyal risk haritaları oluşturuyoruz. Bu çalışmayla, koruyucu ve önleyici mekanizmaları güçlendirmeyi ve olası risklerin geri dönülemez sonuçlar doğurmadan önüne geçmeyi amaçlıyoruz." diye konuştu.

Her bir şehre, ilçeye, mahalleye hatta aileye özgü hizmetler belirleme kapasitelerini de geliştireceklerini vurgulayan Göktaş, şunları söyledi:

"Başlattığımız bir diğer yeni ve kapsamlı çalışma ise Aile Rehberi Sistemi'dir. Bu sistem ile vatandaşlarımıza daha etkin ve erişilebilir sosyal hizmetler sunmayı amaçlıyoruz. Ayrıca, 8'ini bu yıl hizmete açtığımız, 418 Sosyal Hizmet Merkezimiz (SHM) ve yine bu yıl 309 ilçede oluşturduğumuz SHM irtibat noktalarımızla, vatandaşlarımıza ihtiyaçları doğrultusunda destek oluyoruz. 2013 yılından bu yana ülkemiz genelinde 235 afet ve acil durumda 5,6 milyon vatandaşımıza psikososyal destek hizmeti sunduk. Bugüne kadar 5 bin 681 ASDEP (Aile Sosyal Destek Programı) görevlimizle son bir yılda 1,4 milyon hane olmak üzere toplam 8,3 milyon haneye ulaştık. ASDEP ile, ailelerin ihtiyaçlarını yerinde tespit ederek sosyal hizmetlerimizi ulaştırmaya devam edeceğiz."

Bağımlılığı bireylerin, ailelerin, toplumların ve ülkelerin geleceğini etkileyen bir tehdit olarak nitelendiren Göktaş, Yeşilay ile madde, alkol, tütün, kumar, dijital ve teknoloji bağımlılığı hususlarında düzenledikleri önleyici rehberlik, eğitim ve farkındalık programlarıyla bugüne kadar 1,5 milyondan fazla kişiye ulaştıklarını aktardı.

Yeni hizmet modeli Sosyal Uyum Süreci Danışmanlığı ile yürütülen tedavi ve rehabilitasyon çalışmalarına sosyal uyum boyutunda katkı sunacaklarını belirten Göktaş, "Dijital bağımlılık son yıllarda ciddi bir problem olarak karşımıza çıkıyor. Konunun uzmanları, ebeveynler ve çocukların katılımıyla, Dijital Bağımlılık ve Aile Çalıştayı'nı düzenledik. Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Eylem Planımızda belirlediğimiz hedefler çerçevesinde, dijitalleşmenin beraberinde getirdiği tehlikelere karşı tedbirler geliştiriyoruz. Hedefimiz, dijital dünyanın aileler ve özellikle çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak ve kalıcı çözümler geliştirmektir." bilgisini paylaştı.

"Aile Enstitüsü'nün çalışmalarında son aşamaya gelindi"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın vizyonuyla hayata geçirilen, deprem bölgesi ile doğurganlık oranları en düşük olan Zonguldak, Karabük ve Bartın ile Osmaniye'de uygulamaya başlanan Aile ve Gençlik Fonu'na gençlerin yoğun ilgi gösterdiğini vurgulayan Göktaş, "Proje kapsamında 6 bin 17 çifte evlilik öncesi eğitim ve aile danışmanlığı hizmeti sunduk. Ayrıca 5 bin genç çiftin kredi ödemelerini gerçekleştirdik. Önümüzdeki dönemde, projemizin uygulama alanını genişleterek daha fazla çiftimizin bu imkandan faydalanmasını sağlayacağız." dedi.

Aile ve nüfus politikalarına yön vermesi amacıyla kuracakları Aile Enstitüsü'nün çalışmalarında da son aşamaya geldiklerini bildiren Göktaş, "Evlilik öncesi eğitim ve aile eğitim programlarımızla 6,6 milyon kişiye eğitim verdik." açıklamasında bulundu.

"İlk Öğretmenim Ailem Projesi" ile ailelere yönelik, ebeveynlik becerilerini geliştirme ve çocukların sağlıklı gelişimini destekleme amacıyla rehberlik hizmetleri başlatacaklarını aktaran Göktaş, Milli Eğitim Bakanlığıyla yürüttükleri "BİZ Projesi" ile okula yeni başlayan çocuklara ve ailelerine eğitim sürecine uyum desteği verdiklerini anlattı.

Bakanlık olarak, çocuğun üstün yararı ilkesini temel alarak çalışmalarını sürdürdüklerini ifade eden Göktaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu inançla çocuklarımızı donanımlı, özgüveni yüksek ve topluma katkı sağlayan bireyler olarak yetiştirmek için tüm kaynaklarımızı seferber ediyoruz. Sosyal ve Ekonomik Destek (SED) Hizmetimiz ile 169 bin 584 çocuğumuzu ailelerinin yanında destekliyoruz. Bu kapsamda çoğunlukla annelere olmak üzere aylık ortalama 1 milyar lira tutarında ödeme yapıyoruz. Bu aileleri en az 3 ayda bir evlerinde ziyaret ederek danışmanlık hizmeti veriyoruz. Okul Destek Projesi ile SED'den faydalanan 41 bin 30 çocuğumuza sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif alanlarda kendilerini geliştirme imkanı sunuyoruz. Bu yıl 'bir çocuğa verilecek en değerli hediye ailedir' diyerek koruyucu aile çalışmalarımıza hız verdik. Yeni modellerimiz olan geçici ve profesyonel koruyucu aile hazırlıkları kapsamında yıl içerisinde 47 farklı eğitim ve toplantı gerçekleştirdik. Saygıdeğer Emine Erdoğan Hanımefendi'nin himayelerinde başlatılan Gönül Elçileri Projesi'yle 10 bin 316 çocuğumuz koruyucu aile hizmetinden yararlanıyor. Bugüne kadar 20 bin 69 çocuğumuzu ise evlat edinme hizmetinden faydalandırdık."

Koruma altındaki çocukların akademik başarısı

Bakan Göktaş, kurum bakımında gerçekleştirilen köklü bir dönüşümle, koğuş tipi bakım modelinden, ev tipi bakım modeline geçerek çocukların aile şefkatiyle büyümelerini sağladıklarını belirterek, "Şu anda 80 çocuk evleri koordinasyon merkezine bağlı 1185 çocuk evinde 5 bin 538, 119 çocuk evleri sitesinde 7 bin 173 ve 62 ihtisaslaşmış çocuk evleri sitesinde 1698 çocuk olmak üzere toplam 14 bin 409 çocuğa hizmet sunuyoruz." diye konuştu.

Bu yıl Ordu, Hatay, Mersin olmak üzere 3 çocuk evleri sitesi ve Kayseri'de 1 ihtisaslaşmış çocuk evleri sitesini faaliyete geçirdiklerini kaydeden Göktaş, yıl içinde yaklaşık 6 bin çocuğu sporla buluşturduklarını, 2 bin 134 çocuğun spor hayatına lisanslı devam ettiğini, 46 milli sporcularının bulunduğunu aktardı.

Bu yıl koruma altındaki 421 çocuğun üniversite sınavında başarı sağladığını dile getiren Göktaş, "Üniversitelere yerleştirme oranımızı geçen yıla göre yüzde 32 artırdık. Ayrıca yıl içinde devlet korumasında yetişen 1329 gencimizin atamasını gerçekleştirerek, bugüne kadar 63 bin 536 gencimizin kamuda istihdam edilmesini sağladık. İş ve Meslek Danışmanlığı Eğitimleri ile koruma altında olan ve SED hizmetiyle desteklediğimiz 8 bin 423 çocuğumuzu mesleki rehberlik ve danışmanlık hizmetlerine yönlendirdik. Gençlerimizin özel sektörde istihdamını teşvik etmek amacıyla, işe girişten itibaren 5 yıl boyunca SGK primlerini devlet olarak biz karşılıyoruz." ifadesini kullandı.

Çocuklar için koruyucu ve önleyici hizmetlere erişimi arttırmak ve fırsat eşitliğini sağlamak için Çocuk Yaşam Merkezlerinin pilot uygulamasını Bursa'da başlattıklarını anlatan Göktaş, "2024 yılı Ekim ayı itibarıyla 2 bin 97 çocuğu bu merkezlerimizde etkinlik ve faaliyetlerden faydalandırdık. Deprem bölgesindeki Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman ve Malatya olmak üzere 4 ilimizde Çocuk Yaşam Merkezi oluşturmaya yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz." sözlerini sarf etti.

Kadınların ev ve iş hayatı arasında tercih yapmak zorunda kalmamaları için UNICEF ile işbirliğinde erken çocukluk döneminde bakım hizmeti veren kişilere yönelik Ev Temelli Bakım Hizmet Modelini hayata geçireceklerini söyleyen Göktaş, şunları kaydetti:

"Ayrıca 0-3 yaş dönemi çocuklar için mahalle tipi kreş modelimiz ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Çocuklar Güvende Programı kapsamında 393 ekibimizle risk altındaki çocuklar ve ailelere koruyucu, önleyici ve destekleyici hizmetler sunuyoruz. Ekiplerimiz bu programla 25 bin 990 okul ziyareti ve 138 bin 462 görüşme gerçekleştirerek 55 bin 67 sosyal hizmet müdahalesinde bulundular. Çocuklarımızı yazılı, görsel ve dijital yayınların zararlarından korumak için oluşturduğumuz Sosyal Medya Çalışma Grubumuz ile olumsuz içerikleri takip ederek koruyucu ve önleyici çalışmalar yürütüyoruz. Ayrıca ailelerin çocuklar için zararlı olduğunu düşündükleri içerikleri, yayınları ve uygulamaları kolayca bildirebilmeleri için DUY İhbar Platformunu oluşturduk. Çocuklarımızı korumak ve onlara daha iyi bir gelecek sunmak adına gereken her türlü adımı atmakta kararlıyız."

Engelli Hakları Ulusal Eylem Planıyla engellilerin topluma tam ve eşit katılımını sağlayacak, erişilebilirlik standartlarını yükseltecek adımlar attıklarını belirten Göktaş, 6 bin 832 engelliye 106 bakım ve rehabilitasyon merkezinde ücretsiz hizmet verdiklerini bildirdi.

Göktaş, 317 özel engelli bakım merkezinde 30 bin 165 engellinin yatılı bakım hizmetinden faydalanmasını sağladıklarını anlatarak, 137 gündüzlü bakım ve rehabilitasyon merkezinde ise engelli bireylerin öz bakım ve sosyal yaşam becerilerini geliştirirken ailelerine yönelik rehberlik ve danışmanlık hizmetleri sunduklarını aktardı.

Yıl sonuna kadar 190 kapasiteli 2 engelsiz yaşam merkezini hizmete sunmaya hazırlandıklarını ifade eden Göktaş, gelecek sene 264 kapasiteli 3 merkezi daha hizmete sunmayı planladıklarını söyledi.

Yeni bakım modeli "Bakım Destek Merkezleri"nin ilk pilot uygulamasını İstanbul Kıraç'tan başlattıklarını açıklayan Göktaş, "Bu modelde, evde bakım hizmeti verilen engellilerimiz, 3 ayda bir 5 gün olmak üzere bir yılda 20 gün bu merkezlerimizde ücretsiz misafir olabilecekler." diye konuştu.

Bunun yanı sıra Evde Bakım Yardımıyla 546 bin 642 kişiye destek verildiğini ve bakımı üstlenen engelli yakınlarına aylık 9 bin 77 lira ödeme yaptıklarını söyleyen Göktaş, şehirleri her alanda daha erişilebilir kılmak için 2011'den itibaren 28 bini aşkın kamu temsilcisine eğitim, belirlenen kriterleri sağlayan 3 bin 583 bina, açık alan ve toplu taşıma aracına Erişilebilirlik Belgesi verdiklerini belirtti.

2002'den bugüne kamuda engelli istihdamını 12 kat artırarak 70 bin 878 engellinin kamuya yerleştirilmesini sağladıklarını ifade eden Göktaş, Afyonkarahisar ve Antalya’da başlattıkları ve gelecek sene 16 ilde daha yaygınlaştıracakları "Bireysel Sosyal Hizmet Danışmanlığı Modeli" ile otizmli bireylere ve ailelerine birebir destek sunduklarını aktardı.

Gelişim geriliği riski taşıyanlar ile engelli çocukların kaliteli bakım, sağlık, koruma ve eğitim hizmetlerine erişimi için Aile Temelli Ulusal Erken Müdahale Sistemini hayata geçireceklerini açıklayan Göktaş, ilk uygulamanın gelecek günlerde Ankara, Bursa ve Mersin'de başlayacağını söyledi.

Yaptıkları Türkiye'nin ilk Yaşlı Profili Araştırması'nın sonuçlarını kamuoyuyla paylaştıklarını hatırlatan Göktaş, Bakanlık olarak, Yaşlanma Vizyon Belgesi ve Yaşlı Hakları Ulusal Eylem Planı kapsamındaki hizmetlerle yaşlıları desteklediklerini, yaşlı dostu yaşam alanları oluşturduklarını belirtti.

Bakanlığa bağlı 169 huzurevinde 14 bin 662, 270 özel huzurevinde ise 13 bin 508 yaşlının yatılı bakım ve rehabilitasyon hizmetinden faydalandığını dile getiren Göktaş, şunları kaydetti:

"Kurumlarımızda kalan ihtiyaç sahibi yaşlılarımızın tamamının bu hizmetten ücretsiz yararlanmasını sağlıyoruz. Bu yıl 6 huzurevimizi daha açarak vatandaşlarımızın hizmetine sunduk. 2 bin 50 kapasiteli 41 gündüzlü bakım ve aktif yaşam merkezimizde yaşlılarımıza ve ailelerine; rehberlik, danışmanlık, gündüzlü bakım ve psiko-sosyal destek hizmetleri sunuyoruz. Bakanlık olarak, yaşlılarımızın kurum bakımı yerine evde aileleriyle ve yakın çevreleriyle beraber yaşamalarını önceliyoruz. Engelli ve yaşlılarımızın sosyal hayata katılımlarını artırmak için ücretsiz seyahat gelir desteği sunuyoruz. YADES (Yaşlı Destek Programı) kapsamında, 95 bin 197 hanede 141 bin 710 yaşlı vatandaşımıza ulaştık."

Göktaş, son 23 yılda, kadın hakları ve refahı konusunda büyük atılım gerçekleştirdiklerini belirterek, "Güçlü Kadın, Güçlü Türkiye şiarıyla, bu yıl 8 Mart'ta açıkladığımız, Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı ile kadınların gücüne güç katmaya devam ediyoruz. 2024-2028 dönemini kapsayan eylem planımızla eğitim, sağlık, ekonomi, liderlik ve karar alma mekanizmalarına katılım ile çevre ve iklim değişikliği alanlarında çalışmalar yürütüyoruz." dedi.

Bakanlığın bütçesinin yarısından fazlasını kadınlar için ayırdıklarını ifade eden Göktaş, kamuda çalışan kadın oranının yüzde 42,7'ye kadınların iş gücüne katılım oranının yüzde 37,4'e, kadın istihdam oranının yüzde 32,5'e yükseldiğini vurguladı.

Bunu yeterli görmediklerini de aktaran Göktaş, "12. Kalkınma Planımızla, 2028 yılı sonuna kadar kadının iş gücüne katılma oranını yüzde 40,1'e, istihdam oranını ise yüzde 36,2'ye yükseltmeyi hedefliyoruz." diye konuştu.

Bu hedefleri gerçekleştirmek için başlattıkları kadın girişimcileri destekleyen projelere ilişkin örnekler veren Göktaş, Türkiye'nin bugün OECD'de kadın-erkek eşitliğine duyarlı bütçelemeyi uygulayan 23 ülke arasında olduğunu söyledi.

"Bizim için tek bir vaka bile çok fazla"

Kadına yönelik şiddetin küresel bir sorun olmaya devam ettiğini belirten Göktaş, "Kadına yönelik şiddeti, topyekun mücadele etmemiz gereken hayati bir mesele olarak görüyoruz. Bu meseleye her zaman siyaset üstü bir anlayışla yaklaştık. Bizim için tek bir vaka bile çok fazladır. Bakanlık olarak, kadının temel haklarını ihlal eden ve toplum huzurunu tehdit eden şiddet karşısındaki net tavrımızdan asla taviz vermedik." ifadelerini kullandı.

Fiziksel, psikolojik, ekonomik ve siber olmak üzere şiddetin her türüyle mücadeleyi "sıfır tolerans" ilkesi doğrultusunda büyük bir kararlılıkla sürdürdüklerini aktaran Göktaş, şunları kaydetti:

"81 ilde avukatlarımızla kadın, çocuk ve aile üyelerine yönelik her türlü şiddet, tehdit, istismar, ısrarlı takip vakaları ve iddiaları büyük bir titizlikle takip ediyor, açılan davalarda mağdurların yanında yer alıyoruz. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ile bu konuda dünyada eşi benzeri az bulunan hukuki bir düzenlemeye sahip olduğumuzu vurgulamak isterim. Bu güçlü kanunumuzun, etkin bir şekilde uygulanmasının en yakın takipçisiyiz. Kadına karşı şiddetle mücadelede siz, biz, hep birlikte varız."

"Kadına Yönelik Şiddet Araştırması'nın üçüncüsünü gerçekleştiriyoruz"

⁠25 Kasım'da yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Genelgesi'ni kadına yönelik şiddetle mücadeleyi bir devlet politikası olarak en üst düzeyde ele alındığının en somut göstergesi olarak nitelendiren Göktaş, şöyle konuştu:

"Genelge kapsamında, ilgili tüm tarafların katılımıyla Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Koordinasyon Kurulu'nu daha işlevsel şekilde yeniden yapılandırdık. Verilerin sistematik bir şekilde toplanması ve istatistiklerin üretilmesi amacıyla Veri ve İstatistik Komitesi'ni ihdas ettik. Ocak ayından beri üç aylık periyotlarla, ilgili kurumlarımızla Komite toplantıları gerçekleştiriyoruz. Komite kararı ile resmi verilerin üretimi, paylaşımı ve Resmi İstatistik Programına eklenmesi için bir çalışma başlattık. Sivil toplum kuruluşlarımız, üniversitelerimiz, özel sektörümüz, ilgili kurum ve kuruluşlarımızla da güçlü bir işbirliği yürütüyoruz. Kadın çalışmaları yürüten sivil toplum kuruluşlarımız ile sık sık bir araya gelerek istişarelerde bulunuyoruz. Ayrıca Türkiye'de Kadına Yönelik Şiddet Araştırması'nın üçüncüsünü gerçekleştiriyoruz. Bununla birlikte, şiddet döngüsünün kırılması amacıyla, şiddet uygulayanların profillerini ortaya koyan yeni bir araştırma da yürütüyoruz."

Göktaş, 2026-2030 dönemini kapsayan Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 5. Ulusal Eylem Planı için çalışmalara başladıklarını ifade ederek, "ALO 183 Şiddetle Mücadele Hattı" ile şiddete uğrayan ya da uğrama riski taşıyan, destek ve yardıma ihtiyacı olan kadınlara ve çocuklara 7 gün 24 saat hizmet verdiklerini anlattı.

Bu yıl gerçekleştirilen atamalarla 50 bin 630 şehit yakını, gazi ve gazi yakınının kamuda istihdam edilmelerini sağladıklarını belirten Bakan Göktaş, Sağlık Bakanlığı ile birlikte Merkezi Hekim Randevu Sisteminde öncelikli randevu almaları için yeni bir çalışma yürüttüklerini kaydetti.

 

"2,8 milyar liralık kaynak sağladık"

Bugün sosyal yardımlardan faydalananların yüzde 82'sinin çalışamayacak durumda olan vatandaşlar olduğunu ifade eden Göktaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yani yüzde 82'si yaşlı, çocuk ve engellilerden oluşuyor. Süreli olarak başlattığımız, Türkiye Aile Destek Programımız, afetle mücadele eden vatandaşlarımız ve tek seferlik yardımlarımız da dahil olmak üzere, sosyal yardım programlarımızdan 4,9 milyon hanemiz yararlandı. Türkiye Aile Destek Programı kapsamında hanelere bu yıl 39,2 milyar lira olmak üzere toplam 103,2 milyar lira destek sağladık. Hedefimiz, sosyal yardım sistemimizi sadeleştirip dijitalleştirerek daha kapsayıcı bir şekilde ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaktır. Ulusal Vefa Programıyla, yaşlı ve engelli vatandaşlarımızın hayatlarını kolaylaştırmak amacıyla temizlik, bakım ve yemek hizmetleri gibi temel ihtiyaçlarını evlerinde karşılıyoruz. Bu bağlamda, 2024 yılı itibarıyla 127 bin vatandaşımız için 2,8 milyar liralık kaynak sağladık."

Bakan Göktaş, Türk Devletleri Teşkilatı çatısı altında ilk kez Sosyal Politikalar Bakanlar Toplantısını gerçekleştirdiklerini kaydederek, böylece Türk Devletleri Teşkilatının çalışma alanlarına sosyal politikanın girmesini sağladıklarını, imzaladıkları Bakanlar Bildirisiyle aile, kadın, çocuk, yaşlı ve engelli bireyleri kapsayan bir eylem planı oluşturma kararı aldıklarını belirtti.

Uluslararası çalışmalara da değinen Göktaş, "Koruyucu aile modelimiz, Özbekistan ve Azerbaycan'a da ilham kaynağı oldu ve bu ülkeler koruyucu aile modelimizi kendi sistemlerine uygulamaya başladılar. Savaş sebebiyle ülkemizde misafir ettiğimiz Ukraynalı savaş mağduru çocuklara, Bakanlık olarak himaye ve koruma sağladık. Aynı şekilde tüm insan haklarının devre dışı bırakıldığı, kadın, çocuk, yaşlı demeden sistematik katliamların yaşandığı Filistin'den ülkemize tedavi amaçlı getirilen Filistinli kardeşlerimiz ve ailelerine yönelik psikososyal destek çalışmalarımız devam ediyor." ifadelerini kullandı.

"Sosyal Risk Haritamızı 6 ilimizde de başlattık"

Göktaş, 2023 yılı kesin hesaba ilişkin bütçelerinin yüzde 99,6'sına tekabül eden 212 milyar 382 milyon liralık ödeneği kullandıklarını belirterek, 2025 yılı bütçe teklifinin 407 milyar 10 milyon 627 bin lira olduğunu söyledi.

Bakan Göktaş, ayrıca milletvekillerinin sorularını ve eleştirilerini cevapladı.Göktaş, Bakanlığının, ülkenin en hassas kesimlerine hizmet götüren bir kurum olduğunu, bu anlamda, milletvekillerinin gösterdiği hassasiyeti çok iyi anladığını ifade etti.

Bakanlığının, 85 milyon vatandaşa hizmet götüren, her haneye temas eden bir kurum olduğunu belirten Göktaş, vatandaşların ihtiyaçlarını en doğru şekilde tespit etmeye çalışıp, bu ihtiyaçlara yerinde, hızlı ve etkili çözümler sunduklarını söyledi.

Bakan Göktaş, önceliklerinin toplumun tüm kesimlerine eşit şekilde ulaşmak olduğunu kaydederek, şöyle devam etti:

"Kadın, çocuk, yaşlı ve engelli gibi hassas grupların haklarını korumak, onların yaşam kalitelerini artırmak, toplumsal hayata tam ve eşit katılımlarını sağlamak için var gücümüzle çalışıyoruz. Dünyada yaşanan gelişmeler ve krizlerin yol açtığı sosyal sorunlar, siyasi, ekonomik ve sosyal görünümü ciddi manada etkilemekte. Bakanlık olarak, toplumsal dayanıklılığımızı artırmak için bu sorunları titizlikle değerlendiriyoruz. Bu kapsamda, iki önemli mekanizmayı daha devreye sokuyoruz. Bunlardan ilki Sosyal Risk Haritası, bu çalışmamızla toplumdaki bir arada yaşama kültürünü bozma, bireyi ve aileyi sağlıksız zeminlere taşıma ihtimali olan olası sosyal olguları belirliyoruz. Şiddet vakalarının önüne geçmeyi hedefliyoruz. Bu sosyal olgulara dair risk faktörlerini hesaplayarak hane bazlı erken bir müdahale sistemi kurguluyoruz. Bu risklere yönelik koruyucu ve önleyici mekanizmalarımızı daha da güçlendirmeyi amaçlıyoruz. Şehir, ilçe ve mahalle bazında Sosyal Risk Haritaları'nı oluşturmaya yönelik çalışmalarımızda sosyal olgularımıza yönelik çalışmalarımızı tamamladık. Paydaş bakanlıklarımızın destekleriyle gerçekleştirdiğimiz veri entegrasyon çalışmalarımızı tamamladığımızda henüz vakalar gerçekleşmeden müdahale kapasitemizi önemli ölçüde artırmış olacağız. Bu süreçte ilgili bakanlıklarımız, kurum ve kuruluşlarımızla da güçlü iş birlikleri geliştirmeye devam edeceğiz. Biz bu çalışmayı öncelikle iki pilot ilçeden başlattık, akabinde Sosyal Risk Haritamızı 6 ilimizde de başlattık."

Bir diğer yenilikçi modellerinin ise "Aile Rehberi Sistemi" olduğunu kaydeden Göktaş, bu sistemle, her ailenin bir "aile rehberi"ne sahip olmasını amaçladıklarını ifade etti.

Böylece vatandaşların sosyal hizmet ihtiyaçlarını karşılamak için daha hızlı, güvenilir ve ulaşılabilir bir destek sunacaklarını belirten Göktaş, "Ailelerinin bir 'aile rehberi' olmasını isteyen vatandaşlarımız e-Devlet, sosyal hizmet merkezlerimiz veya çağrı merkezlerimiz üzerinden başvurularını yapacaklar. Aile rehberi ailemiz ile tanışarak hane değerlendirmesini yapacak, uygun hizmet müdahalesini ve yönlendirmesini gerçekleştirecek. Sadece bizim bakanlığımız değil, Sağlık, Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlığı çok geniş kapsamda çalıştığımız bir veri risk kapasiteden bahsediyoruz. Bu noktadan sonra, izleme ve değerlendirme çalışmalarımız sürekli olarak devam edecek. Amacımız, vatandaşlarımızın, ailelerinin yaşam kapasitesini arttırmak, sürdürülebilir bir destek mekanizmasını oluşturmak ve her ailenin ihtiyacına yönelik özel çözümler sunmaktır." diye konuştu.

"Davalara müdahil oluyor, gerektiğinde ise takipsizlik kararlarına biz itiraz ediyoruz"

Bakan Göktaş, bazı milletvekillerinin Bakanlığın şiddet vakalarına müdahil olma yönündeki sorulara da cevap vererek, bazı milletvekillerinin özellikle şiddet vakalarına atıf yaparak "Haberiniz yok, umurunuzda değil, yanlarında değilsiniz" gibi ithamlarda bulunduklarını hatırlattı.

Bu ithamların "kesinlikle haksız ve gerçek dışı" olduğunu söyleyen Bakan Göktaş, şöyle konuştu:

"Siz hiç kadın cinayetine şahit oldunuz mu arkadaşlar, ben şahit oldum. Bizzat tanıdığım bir kadın Belçika'da sokak ortasında 22 yerinden bıçaklandı. Benim siyasete girme temellerimi, motivasyonumu oluşturan kaynaklardan biri budur. Dolayısıyla bu ithamları yapmadan önce insanları doğru tanıyın ve yersiz ithamlarda lütfen bulunmayın. Bu ailelerin yanında ben de oldum. Türkiye'nin hangi köşesinde olursa olsun, meydana gelen her olayı yakından takip ediyoruz. Davalara müdahil oluyor, gerektiğinde ise takipsizlik kararlarına biz itiraz ediyoruz. Mağdurların haklarının korunması için tüm hukuki süreçleri titizlikle takip ediyoruz. Milletvekillerimizin bahsettiği tüm davalarda Bakanlık olarak biz varız. Her aşamada mağdurların yanında oluyor, onlara gereken her türlü desteği sağlıyoruz."

Psikososyal destek hizmetlerine de değinen Bakan Göktaş, "Bazı milletvekillerimizin önemsizleştirerek bahsettiği psikososyal destek hizmetlerimiz, başta çocuklar olmak üzere, yaşananlardan olumsuz etkilenen herkesin üzerinde öyle bir etkisi var ki. Bu çocuklar, bu kadınlar hepimizin çocuğu, hepimizin kardeşi." dedi.

Merkez Bağlar ilçesinin Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolan ve 8 Eylül'de cansız bedenine ulaşılan Narin Güran'a ilişkin sorulara da yanıt veren Bakan Göktaş, dava sürecinin devam ettiğini, mahkemede onun hakkını arayanın kendileri (Bakanlık) olduğunu, avukatlarının savunmasının herkes tarafından takdir gördüğünü aktardı.

"Şiddete sıfır tolerans ilkesiyle hareket ediyoruz"

Şiddetle mücadele, ŞÖNİM ve kadın konukevlerine de değinen Göktaş, kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda eleştiriler sunan milletvekilleri olduğunu anımsattı.

Kadına yönelik şiddeti, açık bir insan hakkı ihlali olarak gördüklerini belirten Göktaş, "Tekrar vurgulamak istiyorum. Tek bir vaka bile bizim için çok fazladır. Şiddete sıfır tolerans ilkesiyle hareket ediyor, bu ilkeden asla taviz vermeden mücadelemizi sürdürüyoruz. Bugün küresel bir sorun olan şiddet karşısında gerek hukuki gerekse politika düzeyinde etkili bir mekanizmaya sahibiz. Çok yönlü bir sorun olan kadına yönelik şiddeti sona erdirmek için tüm bakanlıklarımızla, kurumlarımızla, STK'lerimizle bu konuda topyekun bir seferberlik anlayışla hareket ediyoruz. Toplumun tüm kesimlerini topyekun mücadelemize dahil ediyoruz. Şiddeti kökünden nasıl kazıyacağız diye sordunuz? Şiddeti siz, biz, hep birlikte, el ele vererek kazıyacağız. Bu konuda kurumsal kapasitemizi her geçen gün daha da güçlendiriyoruz." ifadesini kullandı.

Bakanlığının ŞÖNİM açmadığı yönündeki eleştirilere de yanıt veren Bakan Göktaş, bu yıl İstanbul ve İzmir'de toplam 2 ŞÖNİM açtıklarını, Türkiye'nin dört bir yanında 84 ŞÖNİM ile hizmet verdiklerini söyledi.

Kadın konukevlerinin sayısının artmaması yönündeki eleştirilere ise Bakan Göktaş, "Şu an halihazırda, Şanlıurfa, Diyarbakır, Hatay, Adıyaman, İstanbul ve Kocaeli'de kadın konukevi açmak için çalışmalarımız devam ediyor. Şunu ayrıca belirtmek isterim ki bugün konukevlerimizin mevcut doluluk oranı yüzde 70. Temennimiz odur ki, şiddet sona ersin, kadınlar, konukevlerine ihtiyaç duymasın. Ayrıca 418 Sosyal Hizmet Merkezi ve 309 Şiddetle Mücadele İrtibat Noktası ile koruyucu ve önleyici hizmetler sunuyoruz. Bazı milletvekillerimiz, kadın konukevinden 'sığınak' olarak bahsetti. Geçen sene de benzer bir ifade kullanılmıştı. Biz, bu ifadeyi, kadınları incitmemek adına kullanmaktan imtina ediyoruz. Biz kadınları misafirimiz olarak görüyoruz. Bu bağlamda, kadın konukevlerinde, misafir ettiğimiz şiddet mağduru kadınları, hak ettiği şekilde misafir ediyor, şiddetten koruyor, psikososyal yönden destekliyor ve güçlendiriyoruz." yanıtını verdi.

 Kadın konukevlerinde kadınların oy kullanamadığı iddiası

Kadınların, kadın konukevinde oy kullanamadıklarını iddiasının doğru olmadığını söyleyen Göktaş, hakkında gizlilik kararı bulunan kadınların ŞÖNİM adresinin bulunduğu yerde, gizlilik kararı olmayan kadınların ise ikamet adreslerinin olduğu yerde oylarını kullanabildiklerini anlattı.

Göktaş, ayrıca konukevlerinde kalan kadınların oy vermeleri sırasında alınması gereken güvenlik tedbirlerini de İçişleri Bakanlığı ile işbirliği içerisinde yürüttüklerini ifade etti.

Ayrıca, şahsi olarak kendisinden vakalara ilişkin bilgi talep eden hiçbir milletvekilini, (çocuk istismarcıları hariç) geri çevirmediğini aktaran Göktaş, şöyle konuştu:

"Bu ülkede yıllarca yalnızca başörtüsü yüzünden kazandıkları üniversiteye gidemeyen genç kızlarımız oldu. Çalışamayan, mesleklerini icra edemeyen kadınlar oldu. Kadını evlere hapsettiniz diyorsunuz, yıllarca kılık kıyafetinden dolayı istihdamdan sizler uzaklaştırmadınız mı? Çok yakın bir geçmişten bahsettiğimi de hatırlatmak isterim. Yıllardır kadına yönelik şiddetle mücadelemizi İstanbul Sözleşmesi üzerinden dar bir çerçeveye hapsetmeye çalışan bir yaklaşım görüyoruz. Kadına yönelik şiddetle mücadeleyi biz en geniş çerçevede bir insan hakları mücadelesi olarak görüyoruz. Ülkemiz bu mücadeleyi pek çok ülkeden, uluslararası sözleşmeden çok daha önce başlamış, güçlü ve başarılı bir şekilde sürdürmüştür, sürdürmeye de devam ediyor. Bu anlamda kadına yönelik şiddetle mücadelemiz tek bir sözleşme ile başlamadığı gibi onun olmaması durumunda da kesintiye uğraması gibi bir durum söz konusu dahi değildir. Kadına yönelik şiddetle mücadelemizin somut araçları, 6284 sayılı Kanun başta olmak üzere hukukumuza derç ettiğimiz mevzuat ve ihtisaslaşmış kurumsal mekanizmalarımızdır."

"İstanbul Sözleşmesi'nden çıkmanın şiddeti artırdığını iddia etmek art niyetli bir yorumdur"

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş, kadına yönelik şiddetle mücadelede dünyada "eşi benzeri az bulunan hukuki düzenlemeye" sahip olduklarını belirterek, 2007 yılından bu yana uyguladıkları, Ulusal Eylem Planlarıyla yasal düzenlemeleri her geçen gün kadına yönelik şiddetle mücadeleye daha duyarlı hale getirdiklerini söyledi.

Bakan Göktaş, "(İstanbul Sözleşmesi) Geri çekilme kararı hiçbir şekilde ülkemizin 'kadınların korunmasından ve şiddetle mücadeleden taviz verdiği' anlamına asla gelmemekte. Bu iddia herhangi bir bilimsel veriye dayanmadığı gibi İstanbul Sözleşmesi'nden çıkmanın şiddeti arttırdığını iddia etmek art niyetli bir yorumdur. Şunun altını özellikle çizmek isterim ki kullanılan söylemler, eleştiriler, hatta asılsız ve yakışıksız ithamlar şiddetle mücadelemize hiçbir katkı sunmamakta. Bu meselelerde lütfen siyaset yapmayı bir kenara bırakıp, yapılanları görerek birlikte çalışmaya devam edelim." değerlendirmesinde bulundu.

STK'ler ile yürütülen kapsamlı istişare çalışmalarının olduğuna işaret eden Bakan Göktaş, şu ifadeleri kullandı:

"Nitekim, bu yıl içerisinde kadınlara yönelik çalışmalar yürüten sivil toplum kuruluşları ile de birçok toplantı, görüşme gerçekleştirdik. Bu görüşmelere hiçbir ayrım yapmadan tüm STK'leri davet ettik. Tüm STK'lerden gelen görüşme taleplerine, kimden gelirse gelsin, karşılık verdik. Biz her türlü görüşü dinliyoruz, dinlemeye de devam edeceğiz. Hepimizin derdi bir, hepimizin amacı, ayrışmadan, şiddetle mücadele etmek. Bu istişareleri kadınların güçlenmesi ve kadına yönelik şiddetle mücadele edilmesi noktasında çok kıymetli buluyoruz."

Kadını güçlü kılacak her somut adımın Türkiye'nin güçlenmesi demek olduğunu ifade eden Göktaş, "Kadının güçlenmesine ayrılan payın azlığından bahsettiniz. Kadının güçlenmesinden SED ödemelerine, doğum yardımlarından kadın girişimcilik projelerine kadar 2025 yılında kadınlar için bütçemizde ayrılan toplam tutar 206 milyar liradır. Bakanlığımızın bütçesinden yüzde 50,6'sını, yani yarısından fazlasını kadınlar için ayırdığımızı özellikle ifade etmek istiyorum." diye konuştu.

Bir milletvekilinin eylem planını "sanal" olmakla suçladığını aktaran Göktaş, "Bu ithamı asla kabul etmiyorum. Sizin sanal olarak değersizleştirdiğiniz belgeler pek çok politikalarımızın dayanağını teşkil ediyor. Ortak akılla, istişareyle ortaya konulan bu belgeler bizim için yol haritasıdır. Zira, bu belgelerin hazırlık sürecinde STK'lerin, üniversitelerimizin, ilgili kurum ve kuruluşlarımızın desteklerini de alıyoruz. Bu itham onlara da haksızlık olur. Dolayısıyla 'sanal' diyerek itibarsızlaştırmanıza müsaade edemeyeceğim." ifadelerini kullandı.

Stratejik hedeflere ulaşmak için yıllardır hazırlayıp uyguladıkları eylem planları olduğuna işaret eden Göktaş, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı'nın 2021-2025 döneminde 4'üncüsünü uyguladıklarını, 2026-2030 dönemi için, 5'incisinin hazırlıklarına başladıklarını söyledi.

Bazı milletvekillerinden "çalışmaya yeni mi başladınız?" tepkisi aldığını aktaran Göktaş, "El insaf. Bir vekilimiz kadınların dijital okuryazarlık düzeylerinin arttırılmasının onları güçlendirmede önemli olduğundan bahsetmişti bence çok haklı. Kadınların dijital, finans, sağlık başta olmak üzere pek çok alanda becerilerini geliştirmeye yönelik eğitim programları yürütüyoruz. Kadının güçlendirilmesi ile ilgili her türlü işbirliğine açık olduğumuzu bir kez daha vurgulamak istiyorum." şeklinde konuştu.

"Bize ulaşabilirsiniz, bizlere meseleleri aktarabilirsiniz"

Göktaş, muhalefet sıralarından da dahil olmak üzere pek çok vekille zaman zaman bir araya geldiklerini belirterek, "Bizim kapımız herkese açıktır. Bir derdiniz olsa bize ulaşamama gibi bir şey söz konusu değil. Bize ulaşabilirsiniz, bizlere meseleleri aktarabilirsiniz. Elimizden geldiğince ortak akılla bu konularda çözüm bulmak isteriz. " dedi.

Kadına yönelik şiddetle mücadelede sadece dizilerin ele alınmaması gerektiğine dair bir milletvekilinin yorumu olduğunu aktaran Göktaş, şöyle devam etti:

"Ne yazık ki medya, kadını yücelten ve haklarını koruyan bir bakış açısı sunmak yerine kadınları basmakalıp rollerle sınırlandırıyor, kadın bedenini metalaştırıyor ve sömürüyor. Bu yanlış temsil, toplumdaki ayrımcılığı derinleştirirken kadına yönelik şiddeti de görünmez kılıyor ve dahası normalleştiriyor. Şiddeti normalleştiren her yayın ise aslında şiddetin bir ortağına dönüşüyor. Haber dili, gündüz kuşağı programları, diziler ve filmler aracılığıyla yayılan bu mesajlar, toplumsal algıyı olumsuz etkileyerek kadınların saygınlığını zedeliyor. Bu nedenle medyanın, kadınların haklarını savunan ve fırsat eşitliğini güçlendiren bir perspektife evrilmesi hayati önem taşımaktadır. Medyanın sorumlu, duyarlı ve dikkatli olması, şiddetle mücadelemizin gücünü artıracaktır. Bu alanda atacağımız her adımın, medyada kadın temsili üzerine gerçekleştireceğimiz dönüşüm ile toplumda çok kıymetli yansımaları olacağına inanıyoruz. RTÜK başta olmak üzere, tüm ilgili paydaşlarla bu yöndeki çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz."

"Bugüne kadar tek bir çocuğun dahi suistimal edilmesine asla müsamaha göstermedik"

Bakan Göktaş, milletvekillerinin özellikle kadınlar ve çocukların konu olduğu vakalarla ilgili sorularına yazılı cevap vereceğini söyledi. Her şeyden önce çocukların haklarından ve özgürlüklerinden sorumlu bir bakan olarak, çocukların mahremiyetini korumanın en öncelikli vazifesi olduğunu vurgulayan Göktaş, "Çocuklarımız söz konusu olduğunda attığımız her adımı, hayata geçirdiğimiz her projeyi, yürüttüğümüz her politikayı çocuğun üstün yararı ilkesini gözeterek gerçekleştiriyoruz. Bu anlamda, isimleri zikretmenin, vakalardan bahsetmenin, çocukların haklarını suiistimal etmek olduğuna inanıyoruz. Bugüne kadar tek bir çocuğun dahi suistimal edilmesine asla müsamaha göstermedik, göstermeyeceğiz. Biz, çocuklarımızın geleceğini etkileyecek herhangi bir bilginin, ileriki yaşlarında karşısına çıkmasını istemiyoruz. Çocuklarımızın temel haklarından biri olan unutulma hakkına riayet ediyoruz. Ve herkesi bu hakka riayet etmeye davet ediyoruz." ifadelerini kullandı.

Göktaş, çocukların haklarını korumak, geleceğini güvence altına almak ve onları her türlü siyasi manipülasyondan uzak tutmanın herkesin görevi olduğunu vurguladı.

Bakanlığa emanet edilen çocukların her birinin farklı bir öyküsü olduğunu, çeşitli zorluklarla karşılaşmış, türlü travmalar yaşamış çocuklara devletin bir asrı aşkın süredir sahip çıktığını ifade eden Göktaş, şöyle konuştu:

"Bakanlık olarak, çocuklarımızla ilgili yaşanan her hadisenin sonuna kadar takipçisi olduğumuzu bir kez daha vurgulamak istiyorum. Gerekli tüm soruşturmaların açılması ve gereğinin yapılması konusunda da asla taviz vermeyeceğimizin altını çiziyorum. Her zaman söyledim, yine söylüyorum. Kadınlar ve çocuklarla ilgili her türlü konu, siyaset üstü bir meseledir. Türkiye Cumhuriyetinin Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı olarak hiçbir çocuğumuzu, hiçbir kurumumuzu kimsenin siyasi emellerine alet ettirmem. Buna teşebbüs edenlere asla ve asla müsamaha göstermem. Hele hele kurumda olması gereken iki çocuğumuzu alıkoyarak, çocuklarımızın yaşadıkları olumsuzlukları ve duyguları yok sayarak sosyal medya hesaplarından ifşa edenleri kesinlikle muhatap almam. Tüm milletvekillerimizden istirhamımdır. Lütfen, özellikle çocuklarımızla ilgili herhangi bir vaka elinize ulaştığında bana hemen ulaştırın. Çocuklarımızın iyiliğini gözeterek, gerekli adımı beraber atalım. Bu çocuklar, sizin, bizim, hepimizin çocukları. Çocuklarımızın menfaatleri doğrultusunda her şey başımızın üzerindedir. Bize uzatılan her ele biz kucak açarız. Yeter ki samimi olsun. Şu zamana kadar hangi siyasi görüşten olursa olsun, bizden görüşme talep eden tüm milletvekillerimizle görüştük, sorunlara çözümler bulduk. Ben her birine bu vesileyle tek tek teşekkür ediyorum. Bu hassasiyetin devam etmesini diliyorum."

"Denetimsiz olması aileler ve çocuklar için büyük bir risktir"

Bakan Göktaş, kreşler konusunda milletvekillerinin görüşlerini ifade ettiğini belirterek, "Bu konuyu yanlış bir zeminde tartışırsak, en fazla çocuklarımıza ve ailelerine haksızlık etmiş oluruz. Hangi yaş grubu olursa olsun, hangi adla açılmış olursa olsun, içerisinde çocuklarımıza bakım ve eğitim veren her kuruluşun standartlarının, fiziki koşullarının ve müfredatının yasal düzlemde uygunluğunun denetlenmesi gerekiyor." dedi.

Ailelerin, annelerin, kadınların ve çocukların lehine olan herhangi bir şeye karşı olmadıklarına işaret eden Göktaş, şunları kaydetti:

"Belediyelerin ve özel sektörün, belirlediğimiz çerçevede hareket etmek kaydıyla, bu tür kuruluşların yaygınlaştırmasını da elbette isteriz. Hatta sadece kreşler değil kadın konukevlerinin açılması konusunda da yerel yönetimlerin ellerini taşın altına koymalarını bekliyoruz. Aksine kapatmalarını değil. Ancak, maalesef şu anda sahada belediyeler tarafından ruhsat verilen oyun evi adı altında, kreş adı altında, anaokulu işi yapan kuruluşlar olduğuna dair Milli Eğitim Bakanlığımız bir yazı yazmış. Tamamen anaokulu işlemi yapan farklı isimler adı altındaki kurumlardan bahsediyoruz. Bu konuyu siyaset üstü tartışmamız lazım. Çünkü bu yazı bütün belediyelere gitti. Bütün belediyelere bakanlıktan giden bir yazıdan bahsediyoruz. Dolayısıyla buna bir pencereden bakmak hakikaten olayı farklı boyuta taşımaya çalışmak. Bu konuda bir çözüm üretmemiz gerekiyorsa bunu da yasal düzenlemeler çerçevesinde yapmak en tabiidir. Denetimsiz olması aileler ve çocuklar için büyük bir risktir. Tüm paydaşlarımızdan bu konuda aynı hassasiyeti bekliyoruz. Bakanlık olarak, yasal çerçevede ve denetim mekanizması altında yürütülecek her türlü faaliyetin destekçisi olacağımızı özellikle belirtmek istiyorum."

"Çocuğa ve aileye yönelik psikososyal ve danışmanlık tedbirleri uyguluyoruz"

Göktaş, çocuk istismarı iddialarıyla ilgili herhangi bilgi veya ihbar kendilerine ulaştığı an hiç vakit kaybetmeden, hemen müdahalede bulunduklarını söyledi.

Koruyucu ve önleyici hizmetlerle, ikincil örselenmeyi önleyen bir müdahale ve rehabilitasyon süreci yürüttüklerine işaret eden Göktaş, "Çocuk istismarı ile ilgili herhangi bir ihbar alır almaz, sosyal incelemelerimizi gerçekleştirdikten sonra çocuklara yönelik eğitim, sağlık, bakım ve barınma gibi gerekli tedbirleri alıyoruz. Ailesi yanında desteklenebileceğine kanaat getirilen çocuklar için mahkeme tarafından alınan tedbirler çerçevesinde çocuğa ve aileye yönelik psikososyal ve danışmanlık tedbirleri uyguluyoruz." şeklinde konuştu.

İhtisaslaştırdığımız çocuk evleri sitelerinde, mağduriyeti sebebiyle bakım tedbiri kararı verilen çocukların ihtiyaçlarına özgü hizmetler sunduklarına işaret eden Göktaş, bu kapsamda 81 ilde uzman müdahale ekibi kurduklarını, Sağlık Bakanlığı bünyesinde kurulan Çocuk İzlem Merkezlerinde meslek personellerini görevlendirdiklerini dile getirdi.

Çocukların ifadelerinin Çocuk İzlem Merkezlerinde ya da Adli Görüşme Odalarında alındığını bildiren Göktaş, "Bu arada bir konuya daha açıklık getirmek isterim. Herhangi bir çocuğumuzun, herhangi bir duruşmada sanık ile yüz yüze gelmesi mümkün değil. Bakanlık olarak müdahil olduğumuz davalarda çocuklarımızın iyilik hallerinin korunmasına çok önem veriyoruz. İçinde yer aldığımız tüm hukuki süreçlerde çocukların üstün yararını gözeterek gerektiğinde süreçlere müdahale ediyoruz. Bu konuda da çocuklarımızı koruyucu düzenlemeler gerçekleştirildi. Böyle bir durum ile karşılaşmamız artık mümkün değil." dedi.

"Çocuklarımızı eğitime kazandırmayı önceliğimiz haline getirdik"

Bakan Göktaş, bazı vekillerin "Çocukların suça sürüklenmesi ile ilgili yeterli önlemler almıyorsunuz" dediğine işaret ederek, "Ülkemizin neresinde olursa olsun, risk altında olan bir çocuğu tespit ettiğimiz an gerekli müdahaleleri hiç zaman kaybetmeden yerine getiriyoruz. 'Çocuklar Güvende' ekiplerimizle, milletvekillerimizin dile getirdiği gibi sokakta çalıştırılan veya dilendirilen herhangi bir çocuk tespit ettiğimiz anda, çocuklara ve ailelere uygun hizmet modellerimizi devreye sokuyoruz. Bu kapsamda, çocuklarımızı eğitime kazandırmayı önceliğimiz haline getirdik." şeklinde konuştu.

Çocuk, örgün eğitim çağını tamamlamışsa meslek edindirme programlarıyla geleceğe sağlam adımlarla ilerlemesini sağladıklarını aktaran Göktaş, bu süreçte sadece çocuklarla değil aileleriyle de yan yana yürüdüklerini, programın başladığı 2017'den bugüne yaklaşık 51 bin çocuğa ulaştıklarını söyledi.

Anka Çocuk Destek Programı ile suça sürüklenen çocuklara ulaştıklarını dile getiren Göktaş, sosyal risk haritalarının çocukları bu tarz risklere karşı korumak için önemli bir çalışma olduğunu vurguladı.

Çocukların üstün yararı ilkesi doğrultusunda Bakanlık olarak sivil toplum kuruluşlarıyla güçlü işbirlikleri geliştirdiklerini, bu işbirliklerini ideolojik kalıplara sokmanın çocukların geleceğine zarar vermekten başka bir şey olmayacağını vurgulayan Göktaş, "Önceliğimiz her şeyden önce çocuklarımızın üstün yararını gözetmektir. Bu üstün yararın içerisinde de onların her konuda desteklenmesi yer almaktadır. Herkesin bu mücadelede bir sorumluluğu var bu sorumluluğu ideolojik önyargılarla çekişmelere feda etmemeliyiz." diye konuştu.

"İzmir Selçuk'ta gerçekleşen elim olay hepimizin yüreğini yaktı." diyen Göktaş, şöyle devam etti:

"Bunu sadece bir Bakan olarak değil bir anne olarak da söylüyorum. Bakanlık personeli 18 kere sadece bu sene gitmiş. Anne ile evlatları arasındaki yakın bağı görmüş. Anneyi ziyaret ettiğinde anne personelimizin bizzat ismini biliyordu ve çocuklarımızı düşünerek sadece hareket edildi. Burada yüreği dağlanan bir anneden bahsediyoruz. Çocuğu anneden koparmak sorumluluktur. Bu tür kararları vermek çok zor. (Personel) Anneyle ve evlatları arasındaki yakın bağı görmüş ve annenin girişimlerini görmüş. Annenin ve anneannenin dilekçeleri var. Ancak ben yine de nerede sorumluluğumuz var onu araştırmak için Bakanlık olarak gereken tüm soruşturmaları da başlattığımı ifade etmek istiyorum. Her nerede bir ihmal varsa, gereğini yerine getireceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmasın."

"Aile bizim kutsalımızdır"

Göktaş, bazı milletvekillerinin kadını ve aileyi birbirine rakipmiş gibi gösteren, birbiri karşısına konumlandıran görüşlerde bulunduğunu söyledi.

Kadın ve ailenin toplumun en değerli iki yapı taşı olduğunun altını çizen Göktaş, bazı çevrelerin aileyi koruma ve güçlendirmeyi kadınların haklarını savunmaya yönelik bir tehdit olarak algıladığını, oysa bunun büyük bir yanılgı olduğunu ifade etti.

Bazı milletvekillerinin "kutsal aile" diyerek aileyi küçümseyen bir tavır sergilediğini aktaran Göktaş, "Evet, aile bizim kutsalımızdır ama bizim buna güçlü ve sağlıklı aileler penceresinden baktığımızı özellikle vurgulamak istiyorum." dedi.

Ekonomik ve sosyal haklardan mahrum bırakılan, şiddet gören bir kadının olduğu ailenin zaten sağlıklı bir yapı oluşturamayacağını, adaletin, saygının ve sevginin olmadığı bir ailede kadın haklarından da söz edilemeyeceğini, ailenin sadece bireyleri bir arada tutan bir yapı değil toplumu ayakta tutan, geleceği inşa eden en temel kurum olduğunu belirten Göktaş, sağlam temeller üzerine kurulu bir aile yapısının sadece bugünün değil yarının da garantisi olduğunu, bu nedenle aileyi korumanın bir tercihten öte toplumsal varoluşun da teminatı olduğunu ifade etti.

Bakan Göktaş, salondaki milletvekillerine yönelik, "Sizlerden istirhamım, bu ülkenin en hassas konularını, çocuklarımızla, kadınlarla ilgili konuları siyasi malzeme haline getirmeyelim. Siyaset üstü bir düzlemde birlikte çalışalım. Önerilerinizi ve eleştirilerinizi iletmek isteyen milletvekillerimize kapılar sonuna kadar açıktır. Yeter ki ailelerimiz mutlu, çocuklarımız müreffeh, kadınlar güçlü, engelli ve yaşlılarımız huzurlu olsun." ifadelerini kullandı.

Göktaş'ın konuşmasının ardından, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 2025 yılı bütçesi kabul edildi.