…
…
…
…
…
…
…
…
…
…
…
26 Mart 2024, Salı İstanbul, Türkiye

Bakanımız Mahinur Özdemir Göktaş "Gazze Sempozyumu: Medya ve Toplum" Programında Konuştu


Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Mahinur Özdemir Göktaş, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) ilan edilen Gazze'de acil ateşkes talep kararını katliamın sonlandırılması adına atılmış olumlu bir adım olarak gördüklerini belirterek, "Temennimiz, insani yardımların bir an önce Gazze'ye ulaştırılmasıdır. İsrail'in, BM Güvenlik Konseyi'nde alınan bu kararı bir an önce yerine getirmesidir." dedi

Bakan Göktaş, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) İstanbul Ofisi'nde "Medya ve Toplum" başlığında üç oturumda düzenlenen Gazze Sempozyumu'na katıldı.

Sempozyumda Filistinli kadınlar ve çocukların hakları ve medyada nasıl yer bulduklarına dair konuların ele alınacağını belirten Göktaş, bütün dünyanın sessiz kaldığı bu gerçek hakkında konuşma cesareti gösterebilmenin ancak hakiki bir çabayla çözüm arayanların işi olduğunu söyledi.

Göktaş, acıyla yüzleşmenin, insanı bir daha hiçbir şeyin eskisi gibi kalmayacağı bir eşikten geçirdiğini kaydederek, "Bu eşikten geçen herkes artık durdurulamaz bir güçle savaşan bir adalet savaşçısına dönüşür. Bu anlamda her bir katılımcımıza Gazze'de yaşanan insanlık dışı zulmün sesi ve sözü oldukları için şimdiden şükranlarımı sunuyorum." ifadelerini kullandı.

Dünyada ikinci büyük savaşın sona ermesiyle uzun soluklu bir barış döneminin başlayacağının düşünüldüğünü aktaran Göktaş, fakat yaygın bir şekilde görülen ırk temelli politikaların barış hedefine gölge düşürdüğünü vurguladı.

Göktaş, bugün Filistin'de yaşanan işgalin, bu politikaların acı bir sonucu olarak karşılarında durduğunu ifade ederek, söyle konuştu:

"Mülteci ve sığınmacıların aksine yerleşimciler, Filistin topraklarında baskı ve işgal yoluyla yerli halkın sahip olduğu her şeyi ele geçirmeye başladılar. 1948 yılından 1967 yılına kadar devam eden gerginlik sınır tanımayan bir hukuksuzluğa dönüştü. Bugün Gazze şehri değil, Gazze Şeridi olarak tanımlanan coğrafya, yerli halkın ne düzeyde bir sıkışmışlık yaşadığının en belirgin göstergesidir. Nitekim Gazze, İsrail'in yerinden ederek daracık bir koridora sıkıştırdığı, insanların adeta ölümü beklediği bir yer haline geldi. Çocukların ölürlerse tanınsınlar diye kollarına ve bacaklarına isimlerini yazdıkları bir dünyada herkesin, hepimizin daha fazla düşünmesi gerektiği açık bir gerçektir."

"Büyük bir hukuksuzluğa imza atan İsrail karşısında uluslararası yetkililer sessiz kalıyor"

Savaşın hiçbir zaman kazananı olmadığını, kaybedenin her zaman kadınlar ve çocuklar olduğunu aktaran Göktaş, dijital teknolojilerin yarıştığı bir çağda savaşın gölgesinde yaşayan insanların, eğitim ve sağlık başta olmak üzere pek çok temel insan haklarından mahrum kaldığını dile getirdi.

Göktaş, İsrail yönetiminin 7 Ekim'den beri Filistin'de 32 bini aşkın sivili katlettiğini vurgulayarak, "Sivilleri hedef alan bu saldırılarda hayatını kaybedenlerin yüzde 70'i ise kadın ve çocuklardan oluşuyor. Büyük bir hukuksuzluğa imza atan İsrail karşısında uluslararası yetkililer sessiz kalıyor. Hannah Arendt'e Kötülüğün Sıradanlığı'nı yazdıran nasyonal sosyalizmin ayrılıkçı politikaları, bugün İsrail yönetimine ilham kaynağı oluyor. Filistin'de ciğer yakan ağıtlar, maalesef Orta Doğu'da bile güçlü bir yankı bulmuyor." değerlendirmesinde bulundu.

Buna karşılık dünyanın dört bir yanında şehir meydanlarını dolduran insan selinin, İsrail zulmünü protesto ettiğini kaydeden Göktaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"'Soykırımın ortağı olamam' diyen ABD askeri Aaron Bushnell, vicdan yangınını ancak kendini ateşe vererek söndürebiliyor. Cemil Meriç'in de söylediği gibi taraf tutmayan insan, şahsiyeti felce uğramış insandır. Ben tarafım, hakikatin tarafıyım. Kötülüğe 'dur' demek, hakikatin tarafı olmayı, 7'den 70'e herkes tarafından şahsi bir irade sergilemeyi gerekli kılıyor. İşte biz de bu iradeye sadık kalarak bu yıl BM Kadının Statüsü 68. Oturumu'nda, İsrailli Bakanın konuşmaları esnasında salondan ayrıldık. Çünkü, çocuklara ölümün daha merhametli olduğunu düşündüren bir yönetimin insanlık adına hiçbir değeri temsil edebileceğine inanmıyoruz. Acıyla yükselen çığlıklara duyarsız kalan tüm söylemleri, kendi sesleriyle baş başa bırakıyoruz."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın "İnsanlığın zulüm ile bükülen belini ancak mazlumlar arası ayrım gözetmeden doğrultabiliriz" sözünü hatırlatan Göktaş, bunu daha adil bir hayatın mümkün olduğu inancıyla, kardeşlik hukukunu güçlendirerek yapacaklarını ifade etti.

"Mazlumun umudu, mağdurun sesi olmayı sürdüreceğiz"

Bakan Göktaş, Filistinlilerin yanında olmanın tarihi bir sorumluluk olduğunu vurgulayarak, bu sorumluluk duygusuyla Filistinlilere uygulanan soykırımı, küresel gündemin en üst sıralarında tutmak ve buna bir son vermek için kararlı duruşu asla bozmadıklarını ve bozmayacaklarını kaydetti.

Barışın, ancak şiddet karşısında din, dil, ırk ayrımı yapmaksızın bütün mağdurları kuşattığında hakiki bir anlam kazanacağını aktaran Göktaş, "Bunun için uluslararası hukuk normlarının ötesinde insan yaşamının kutsal olduğuna inanan yüksek bir bilinç düzeyinde birleşmemiz gerekmektedir. Nitekim insan haklarını koruma idealiyle oluşturulan birliklerin, Filistin'de yaşanan soykırım karşısında herhangi bir yaptırım uygulamaması bizi yeni arayışlara yöneltmiştir." diye konuştu.

Göktaş, bu noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın güçlü bir barış çağrısında bulunduğuna dikkati çekerek, "Özellikle şiddetin kadınlar ve çocuklar üzerindeki orantısız etkisine dikkat çekerek, temel insan haklarına saygı gösteren adil ve kalıcı bir çözüm ihtiyacına vurgu yapmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanı'mız açıkça, İsrail'e yayılmacı hayallerinden vazgeçmesi ve 1967 sınırlarına dayalı, bağımsız bir Filistin devletinin varlığını tanıması gerektiğini ifade etmiştir. Türkiye olarak, Sayın Cumhurbaşkanı'mızın önderliğinde Gazze Şeridi'nde yaşanan çatışmaların bir an önce son bulması gerektiğini her fırsatta ve her platformda dile getiriyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'de misafir edilen Gazzelilerin yaralarını sarmak için ellerinden gelen her türlü çabayı ve gayreti gösterdiklerinin altını çizen Göktaş, "Bakanlık olarak Gazzeli misafirlerimizin sosyal hizmetlerimiz ve psikososyal desteklerimizden faydalanmalarını sağlıyoruz. Diğer yandan, saygıdeğer Hanımefendinin öncülüğünde Gazzeli çocuklarımızı ülkemizde ağırlamak için girişimlerimiz devam ediyor. Kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere dünyanın her neresinde olursa olsun mazlumun umudu, mağdurun sesi olmayı sürdüreceğiz." ifadelerini kullandı.

"Korkuyla titreyen, erkenden ölen ve vaktinden evvel büyüyen çocukları görmezden gelemeyiz"

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş, acının kararttığı dünyada umudun aydınlığıyla dirilmek zorunda olduklarını belirterek, "Korkuyla titreyen, erkenden ölen ve vaktinden evvel büyüyen çocukları görmezden gelemeyiz. Evlatlarının cenazelerini parça parça toplamak zorunda kalan anne, babaların çığlığını yok sayamayız. İnsan hayatının yok edilmesine seyirci kalamayız. Bu yangını dindirmek zorundayız." dedi.

BM yetkililerinin dahi söz geçiremediği bir katliamdan bahsettiklerini vurgulayan Göktaş, şunları dile getirdi:

"Dün, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde ilan edilen Gazze'de acil ateşkes talep kararını katliamın sonlandırılması adına atılmış olumlu bir adım olarak görüyoruz. Temennimiz, insani yardımların bir an önce Gazze'ye ulaştırılmasıdır. İsrail'in BM Güvenlik Konseyi'nde alınan bu kararı bir an önce yerine getirmesidir. Her fırsatta dile getirdiğimiz gibi, herkesi bu katliamların sona ermesi ve İsrail-Filistin meselesinde kalıcı bir çözüm sağlanması için ortak bir duruş sergilemeye davet ediyoruz. Birçoğunuz gibi akademisyen ve aktivist kimliğiyle tanınan, kariyerini şehadetle zirveye taşıyan Rifat el-Arir bize çok kıymetli bir söz bırakıyor. 'Eğer ben ölürsem, sen yaşamalısın. Öykümü anlatmalısın. Umut vermeli, destan olmalı' diyor. Bu sözleri kutsal bir emanet gibi kabul ediyor, sonsuzluğun kalbinden bize seslenen şairi ve Filistin'de şehit olan tüm kardeşlerimizi rahmetle anıyorum."

Bir daha böylesi zulümlerin yaşanmaması için topyekun bir mücadele verdiklerini dile getiren Göktaş, barışa inanan herkesi "gargat ağaçlarından önce dile gelmeye" davet etti.

"İnşallah İstanbul'da Aile Akademisi kuracağız"

Bakan Göktaş ardından Arnavutköy'deki bir oyuncak fabrikasında çalışan kadın işçilerle buluştu. Fabrikayı gezen ve oyuncakların üretim aşamalarına tanıklık eden Göktaş, üretilen bazı oyuncakları yakından inceledi.

Makina başında görevli işçilerle de sohbet eden Göktaş, daha sonra fabrikadaki kadın işçilerle bir araya geldi.

Bakan Göktaş, burada yaptığı konuşmada, hem fabrika sahibinin 27 yaşında genç bir girişimci olması hem de işletmede çoğunlukla kadın işçi çalışmasının kendisini gururlandırdığını söyledi.

Fabrikada üretilen her üründe kadınların emeği ve alın terinin bulunduğunu belirten Göktaş, bakanlık olarak her zaman kadınların yanında yer aldıklarını dile getirdi.

Göktaş, Türkiye'nin güçlü ekonomisinde kadınların emeğinin çok fazla olduğunu ifade ederek, "Üreten kadınlar bizler için çok önemli. Bu ülkenin ekonomisine sizlerin çok büyük emekleri var. Allah her birinizden razı olsun, çok teşekkür ediyorum her birinize." dedi.

Kadınların eşit fırsatlara erişimi noktasında ellerinden gelen desteği sağladıklarını kaydeden Göktaş, "Kadınların çalıştığı alanda daha da rahat edebilmesi için esnek ve uzaktan çalışma modelini çalışıyoruz. Mahalle tipi kreş modelini de çalışıyoruz. İstiyoruz ki kadınlar çalışırken çocuklarıyla ilgili gözleri arkada kalmasın." diye konuştu.

Bakan Göktaş, son 22 yılda kadınların iş gücüne katılım oranlarının arttığını vurgulayarak, 2028'e kadar bu oranın daha da artacağına işaret etti.

Kadınları daha da güçlendirmek için gelecek dönemde önemli düzenlemeler yapacaklarını belirten Göktaş, "Türkiye'nin ekonomisine hakikaten çok büyük katkı sağlayacağız. Sizler ev hayatınızda önemli çalışmalarda bulunuyorsunuz. Çocuklarınızı büyütüyorsunuz. Diğer yandan çocukların okul hayatı, ev hayatı derken bir yandan da iş hayatına dahil oldunuz. Her birine yetişmeye çalışıyorsunuz. Biz istiyoruz ki kadınlar çalışırken de çocukları için gözü arkada kalmasın, çocukların okul sonrası rahat edebilecekleri sosyal ortamlar oluşsun." değerlendirmesinde bulundu.

Göktaş, çocukların ülkenin geleceği olduğunu kaydederek, şöyle konuştu:

"Çocuklarımızı emanet edebileceğimiz bir yerler olmalı ama aynı zamanda aileler sıkıntıya düştüğünde onlara da destek olabilecek mekanizmalar olmalı. Biz de Aile Destek Merkezleri (ADEM) kuruyoruz. İnşallah İstanbul'da Aile Akademisi kuracağız. Burada hem gençlerimizin teknolojiyle haşır neşir olduğu bir ortam, diğer yandan üreten kadınlarımızın da satış noktaları olacak. Aynı zamanda eğitim görmek isteyen annelerimizin de orada bir merkezi olacak. Bu tür çok güzel projeleri inşallah İstanbul'da hayata geçireceğiz."

"En çok çocuklar, gençler ve kadınların rahat etmesi için faaliyetler yapıyoruz"

Fatih Belediyesince yaptırılan Silivrikapı Çocuk Kütüphanesi ve Karınca Eğitim Birimini ziyaret eden Göktaş, burada düzenlenen etkinliğe katılarak, anneler ve çocuklarıyla bir araya geldi.

Etkinliğin herkese hayırlı olmasını dileyen Göktaş, Fatih'in çok kıymetli bir ilçe olduğunu söyledi.

Göktaş, kütüphanelerin çocukların en verimli zaman geçirebileceği yerler olduğunu ifade ederek, "Mahallemizde hem kütüphane hem de farklı atölyeleri bir araya getiren, çocukların, gençlerin, annelerin zaman geçireceği bu aile dostu mekanlar bizler için çok kıymetli. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olarak kadınların ve çocukların bir arada zaman geçirebileceği, farklı el becerilerini geliştirebilecekleri merkezleri destekliyoruz ve desteklemeye devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

Birimde aşçılık, el becerileri, arkeoloji havuzu gibi farklı zaman geçirebilecek atölyeler olduğunu belirten Göktaş, bunların aileler ile kendisini heyecanlandırdığını dile getirdi.

Bakan Göktaş, gelecek dönemde de eser ve hizmet belediyeciliğine devam edileceğine yürekten inandığını belirterek, çalışmaları için Fatih Belediye Başkanı Ergün Turan'a teşekkür etti.

Bakan Göktaş konuşmalarının ardından çocuklarla boyama yapıp, atölyeleri gezdi.