…
18 Mayıs 2021, Salı Ankara, Türkiye

Bakan Yanık: “Dünya susabilir ama Türkiye susmayacak”


Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Filistin ve Kudüs'te yaşananlara dini, medeniyet mirası ve insani olarak sessiz, kayıtsız kalmalarının mümkün olmadığını ifade ederek, “Türkiye olarak Filistinli kardeşlerimizi, ailelerini, çocuklarını yalnız bırakmayacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Dünya susabilir ama Türkiye susmayacak, susamaz” dedi.

Bakan Yanık, Aile Haftası dolayısıyla Bakanlıkça çevrim içi düzenlenen "Pandemi Döneminin Aile Yaşamına Etkisi ve Aile İçi İlişkiler" programına katıldı. Konuşmasında İsrail'in saldırısı altındaki Filistinli vatandaşları anan Yanık, hem işgal hem de Kovid-19'la mücadele eden Filistinlilerin karşılaştıkları sorunların ikiye katlandığına dikkati çekti. Yanık, Ramazan ayının son günlerinde yaşanan gelişmelerin vicdanları yaraladığını, çocuk, kadın, sivil masum insanların ölümlerinin, bombalanan binaların, yıkılan yakılan mabetlerin görüntülerinin tüm İslam alemini derinden sarstığını vurguladı. Filistin ve Kudüs'te yaşananlara dini, medeniyet mirası ve insani olarak sessiz, kayıtsız kalmalarının mümkün olmadığının altını çizen Yanık, "Türkiye olarak Filistinli kardeşlerimizi, ailelerini, çocuklarını yalnız bırakmayacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Dünya susabilir ama Türkiye susmayacak, susamaz" dedi.

"Aile kurumunda olabilecek zafiyetler, tüm toplumu olumsuz etkileyecek güce sahip"

Konuşmasında, Kovid-19 salgınının dünya genelinde insan ve toplumlar üzerindeki olumsuz etkilerine işaret eden Yanık, Türkiye'de hükümetin bu etkileri en aza indirmek için yürüttüğü çalışmalar hakkında bilgi verdi. Aileyi koruma ve güçlendirme faaliyetlerinin, her zaman üzerinde özenle durulan çalışma alanlarından biri olduğuna vurgu yapan Yanık, "Aile kurumunda olabilecek muhtemel zafiyetler, sosyal ve bireysel hayatın bütün alanlarında çürüme etkisi yaparak tüm toplumu olumsuz etkileyecek güce sahip. Bu yüzden içinden geçtiğimiz salgın süreci, oluşturduğu sosyal ve ekonomik riskler sebebiyle aile hayatına münhasır bir dikkati ve odaklanmayı gerekli hale getiriyor." değerlendirmesinde bulundu.

1 Aralık 2019'dan bu yana Kovid-19 sebebiyle dünya genelinde yaşamını yitirenlerin sayısının 3 milyonu bulduğuna, bütün çalışmalar ve alınan tedbirlere rağmen sürecin halen zorlu bir şekilde ilerlediğine dikkati çeken Yanık, küresel salgının getirdiği belirsizliklerin hem bireyler hem de aile hayatı üzerinde ayrı ayrı etkili olduğunu söyledi.

"Artan kaygı düzeyi 'koronofobi' gibi ifadelerle literatüre geçmiş vaziyette"

Bakan Yanık, "Bu süreçte toplumda artan kaygı düzeyi ve travmatik haller pandemi psikolojisi hatta 'koronofobi' gibi ifadelerle çoktan literatüre geçmiş vaziyette." diye konuştu. Yapılan araştırmaların da bu konuda çarpıcı veriler ortaya çıkardığını belirten Yanık, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi tarafından Mayıs 2020'de yapılan anketin sonuçlarında, insanların yüzde 65'inin huzursuzluğunun arttığını, yüzde 42'sinin gündelik işlerini yapamaz hale geldiğini, yüzde 41'inin sürekli virüs kapma korkusu yaşadığını, yüzde 31'inin ise hayatı üzerinde kontrol duygusunu kaybettiğini ifade ettiğini aktardı.

Salgının dezavantajlı durumdaki birey ve gruplar için koşulları biraz daha zor hale getirdiğine işaret eden Yanık, özellikle engelli ve yaşlı kişiler ile kadınların beden ve ruh sağlığı açısından yaşanabilecek zorluklara dikkati çekti.

Araştırmaların aile fertlerinin evde daha fazla zaman geçirmesi dolayısıyla kadınların ev hayatındaki iş yükünde büyük artış olduğunu gösterdiğine vurgu yapan Yanık, uluslararası bazı yayınlarda ekonomik ve sosyal olumsuzlukların yanı sıra sosyal izolasyon kısıtlamalarının etkisiyle aile içi şiddetin, bu süreçte ciddi oranlarda arttığını ortaya çıkardığını aktardı.

"Kadınların yüzde 99'u ev işi sorumluluğunun artmasını en büyük sorun olarak ifade ediyor"

Bu araştırmalarda, kadın ve çocuklara yönelik şiddette yükselişe dikkat çekildiğini belirten Yanık, kadınların küresel çapta istihdam alanındaki olumsuz gelişmelerden daha çok etkilendiğini anlattı. Bakan Yanık, "Ülkemize dair verilerde de bunu bariz olarak görüyoruz. Kovid-19 Salgınının Kadın Çalışanlar Açısından Etkileri başlığıyla yapılan kapsamlı bir araştırmanın sonucuna göre, bu süreçte kadınlarımızın yüzde 99'u ev işi ve bakım sorumluluğunun artmasını, yüzde 97'si uzaktan ve evden çalışma sebebiyle artan iş yükünü, yüzde 95'i endişe, psikolojik stres ve tükenmişliği en büyük sorun olarak ifade etmektedir." bilgisini paylaştı.

Aynı araştırmaya göre salgın öncesi günde 4 saatten fazla ev işleri ve bakımla uğraşan kadınların oranı yüzde 16 iken bu oranın salgın sonrasında yüzde 42'ye çıktığını aktaran Yanık, "Neredeyse kadın nüfusunun yarısı günde 4 saatten fazla ev işi yapmış durumdadır." dedi.

OECD tarafından geçen yıl yapılan bir araştırmada, salgın sürecinde yoksul hanelerde patlamaya hazır psikolojik gerilimlerin ortaya çıktığına ve istismar riskinin arttığına dikkat çekildiğini anımsatan Yanık, sosyoekonomik desteğe ihtiyaç duyan hanelerde yaşayan kadınlarda risk ve kırılganlığın belli oranlarda arttığını kaydetti.

"Sosyal Destek Programıyla yaklaşık 6,4 milyon haneye ulaşıldı"

Çalışan kadınlar açısından yaşanan zorluklara, dezavantajlı grupların artan yoksulluk riskiyle beraber psikolojik açıdan da daha kırılgan bir konuma geldiğine işaret eden Yanık, hükümet olarak bu sebeplerle salgınla mücadelenin bütüncül yaklaşım ve tedbirlerle yürütülmesini çok önemsediklerini vurguladı.

Bakan Yanık, Türkiye'de 11 Mart 2020'de ilk vakanın açıklandığı andan itibaren eğitimden istihdama, sosyal hayattan kurumsal hizmetlere kadar birçok tedbirin devreye alındığını anımsatarak, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlardan engellilerin, kronik hastalığı bulunanların, hamilelerin, 60 yaş üzerindeki kişilerin idari izin kapsamına alındığını belirtti.

Kamuda esnek çalışma modellerinin uygulandığını, kamuda çalışan kadınlar için aile ve iş yaşamını kolaylaştırıcı uygulamaların başlatıldığını anlatan Yanık, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bakanlık olarak sorumlu olduğumuz dezavantajlı ve kırılgan gruplara yönelik çalışma planlarımızı, bu sürecin dinamiklerine ve ihtiyaçlara en uygun şekilde yerine getirdik. Sosyal yardım ve sosyal hizmetlerimizi, nitelik ve nicelik olarak azami seviyeye getirmek üzere imkanlarımızı zorladık. Devreye koyduğumuz Salgın Destek Programımızla yardım ve koruma ağımızı güçlendirdik. 3 fazdan oluşan Sosyal Destek Programımızla yaklaşık 6,4 milyon haneye 1000'er lira nakdi ödeme yaptık. Daha sonra Tam Kapanma Sosyal Yardım Programımız ile de yakın zamanda 2 milyonu aşkın ihtiyaç sahibi haneye 1100'er liralık sosyal yardımı ulaştırdık. Birçok düzenli yardım programımızdaki aylık ödeme tutarları, pandemi dolayısıyla artırıldı."

"Aile danışmanlığı talebinde bulunan 34 bine yakın kişiye hizmet sağladık"

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Yanık, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde gerçekleştirilen "Biz Bize Yeteriz Türkiyem" kampanyasıyla toplanan 2 milyar lirayı aşkın yardımın, sosyal yardım çalışmalarına güç kaynağı olduğunu vurguladı.

1003 Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı ekipleri ve ASDEP personeliyle hane ihtiyaçlarının tek tek belirlendiğini, arz odaklı yardım sistemi sayesinde bütün ihtiyaç sahiplerinin yardıma erişiminin sağlandığını anlatan Yanık, Sosyal Hizmet Merkezleri, Kadın Konukevleri, Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezleri ve huzurevlerinde çalışan personelin tüm risklere rağmen hizmetlerini aksatmadan, fedakarca çalıştığını söyledi.

Ailelerin her türlü sorun çözme kapasitesini artırmak üzere, eğitim, danışmanlık ve farkındalık çalışmalarına salgın döneminde ağırlık verildiğini ifade eden Yanık, "Salgın döneminde bugüne kadar Evlilik Öncesi Eğitim Programı ile 11 bin gencimize, Aile Eğitim Programı ile 37 bin vatandaşımıza eğitim hizmeti verildi. e-Devlet üzerinden aile danışmanlığı talebinde bulunan 34 bine yakın kişiye hizmet sağladık." diye konuştu.

Bakan Yanık, aile yapısı ve değerlerinin Türkiye'nin en güçlü yanlarından biri olduğunu, TÜİK'in 2019 yılı Yaşam Memnuniyeti İstatistiklerine göre, ülke nüfusunun yüzde 74'ünün kendilerini en çok ailelerinin mutlu ettiğini belirttiğini, Türkiye'nin Dünya Aile Haritası Raporu'na göre de aileye güven konusunda yüzde 94'lük oranla ilk sıralarda yer aldığını söyledi.

Türkiye'de yapılan bir araştırmada da aile içi iletişimin arttığını söyleyenlerin oranının yüzde 66,3, ev içi şiddetin arttığını belirtenlerin oranının yüzde 1,8, şiddetin azaldığını aktaranların ise yüzde 3,5 olduğunu belirten Yanık, ailede karşılıklı ilgi, sevgi, saygı, muhabbet ve dayanışma ihtiyacının önemine dikkati çekti.

Sosyal yardım ve hizmetlerdeki aile odaklı uygulamaların, hayati bir niteliğe ve öneme sahip olduğunu da aktaran Bakan Yanık, salgın sürecinde de aile uyumunun ve dayanışmasının güçlenmesinin en büyük öncelikleri olduğunu vurguladı.

Programda, Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Emine Özmete, Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yavuz Selvi, İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veysel Bozkurt ile Bakanlık Sosyal Yardımlar Genel Müdürü Bülent Tekbıyıkoğlu da konuşma yaptı.