Aile Ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Derya Yanık, "Kudüs'ün Meryemleri Sönmeyen Kandillerdir Konferansı"na Katıldı
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Sayın Derya Yanık, "Kudüs'te gece-gündüz, yaz-kış demeden Mescid-i Aksa'yı bekleyen murabıt hanımlar gibi bizler de birer 'Meryem' olmak üzere, haksızlıklara itiraz etmeye devam ediyoruz. Filistinli kadınların arkasında duracak, onların haklı davasını tüm dünyaya taşımasına yardımcı olacağız. Her türlü uluslararası platformda, Filistin'in haklı davasını, Filistinli kadınların davasını dile getirmeye, savunmaya, gündem yapmaya devam edeceğiz” dedi.
Bakanımız Derya Yanık, Hepimiz Meryemiz Platformu tarafından düzenlenen ‘Kudüs'ün Meryemleri Sönmeyen Kandillerdir’ Konferansının açılışında yaptığı konuşmada, peygamberler şehri Kudüs'ü bir belde olmanın ötesinde, mukaddes bir davanın adı şeklinde tanımladı.
Kudüs'ü Müslüman, Yahudi, Hristiyan bütün din mensupları için güvenli ve özgür bir coğrafya haline getiren ismin Hazreti Ömer olduğunu belirten Yanık, yaklaşık 1200 yıl süren huzur ikliminin 1917'de Osmanlı'nın Kudüs'ten çekilmesiyle yok olduğunu, o gün bugündür Kudüs adının anlamına yakışır bir güven şehri, emin bir belde olamadığını söyledi.
Kudüs'te ve Filistin topraklarında yaşanan işgal ve hukuksuzlukların yaklaşık 104 yıldır aralıksız devam ettiğini anlatan Bakanımız Derya Yanık, uluslararası hukuka aykırı şekilde İsrail'in uyguladığı adaletsizliklerin tüm dünyanın gözü önünde sahnelendiğini, buna dikkati çeken ve bugün Kudüs dostlarını buluşturan Hepimiz Meryemiz Platformunun kıymetli bir dayanışma örneği sergilediğini kaydetti.
"İsrail, Filistin topraklarında tam bir utanç devleti olarak varlığını sürdürüyor"
Bakanımız Derya Yanık, "İsrail, 1967'den bu yana uluslararası hukuku hiçe sayarak yürüttüğü işgal politikası ve saldırılarla Filistin topraklarında tam bir utanç devleti olarak varlığını sürdürüyor. Dünya kamuoyunda demokrasi havariliğini ise kimseye bırakmıyorlar. 2018'de çıkardığı yasa ile resmi olarak bir apartheid devleti olduğunu da ilan eden İsrail, BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Cenevre Sözleşmesi, Çocuk Hakları Sözleşmesi gibi uluslararası hukuk normlarına aykırı pek çok eylemi gerçekleştiriyor. Batı toplumları ise tüm bu yaşananlar karşısında ne yazık ki üç maymunu oynuyor." diye konuştu.
Bakanımız Yanık, uluslararası toplumun Srebrenitsa örneğinde olduğu gibi hata ve duyarsızlıkları bir kere daha pişmanlıklarla hatırlamak yerine etkin, gerçekçi ve adil çözüm yolunda acele etmesi gerektiğinin altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 76. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Toplantısında işgal, ilhak ve yasa dışı yerleşim politikalarına mutlaka ve derhal son verilmesi gerektiğini belirttiğini, 1967 temelinde başkenti Kudüs olan bağımsız ve coğrafi bütünlüğe sahip bir Filistin Devleti'nin kurulmasının öncelikli hedefleri arasında olduğunu tüm dünyaya bütün açıklığıyla ilan ettiğini hatırlatan Yanık, kendilerinin de bu çözümün bir parçası olmak üzere, Filistin sorununu uluslararası arenaya ve bölgesel ilişkilere tüm yönleriyle taşıyan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın etrafında toplandıklarını, bu hassasiyet ve inançla Filistin'i ve Filistinlileri destekleyen her oluşuma gönülden destek vermeye, ortak olmaya çalıştıklarını kaydetti.
Bakanımız Yanık, "Kudüs'te gece-gündüz, yaz-kış demeden Mescid-i Aksa'yı bekleyen murabıt hanımlar gibi bizler de birer 'Meryem' olmak üzere, haksızlıklara itiraz etmeye devam ediyoruz. Filistinli kadınların arkasında duracak, onların haklı davasını tüm dünyaya taşımasına yardımcı olacağız. Her türlü uluslararası platformda, Filistin'in haklı davasını, Filistinli kadınların davasını dile getirmeye, savunmaya, gündem yapmaya devam edeceğiz." dedi.
"Türkiye, İslam dünyasındaki kadın potansiyelini harekete geçirme gayretini bugüne kadar kararlıkla gösterdi"
İslam İşbirliği Teşkilatının, 1969'da kurulma gerekçesi olan Mescid-i Aksa'nın ve Kudüs'ün korunmasıyla doğrudan ilişkili varlığının İslam coğrafyasında büyük bir iş birliği ve motivasyon zemini oluşturduğunu aktaran Bakanımız Yanık, şunları kaydetti:
"İnsan hakları, kadının güçlendirilmesi, aile ve çocuk hakları etrafında sürdürülen çalışmalarla da Filistinli kadınların ve çocukların sorunlarına özel bir yer veriliyor. Bu çerçevede geçtiğimiz temmuz ayında gerçekleştirilen İslam İşbirliği Teşkilatı 8. Kadından Sorumlu Bakanlar Konferansında, Bakanlığımızı temsilen sunduğumuz 3 tasarıdan birisi Filistinli kadınların kalkınmasına yönelikti. Bu kapsamda alınan karar gereği, uluslararası toplumdan, nerede olurlarsa olsunlar Filistinli kadın mültecileri desteklemeleri ve haklarını hayatın her alanında korumalarını istedik. Toplantıda ayrıca Sayın Cumhurbaşkanımızın girişimleriyle kurulan İslam İşbirliği Teşkilatı Kadın Danışma Konseyi'nin raporunun sunumunu da gerçekleştirdik. Kadınların güçlenmesi, bizim açımızdan hem insan haklarının bir gereği hem de İslam dünyası olarak gelecek meselemizdir. Bunun için Türkiye olarak, İslam dünyasındaki kadın potansiyelini harekete geçirme gayretini bugüne kadar kararlılıkla gösterdik, göstermeye de devam edeceğiz.”
2017 ve 2019'da genç Müslüman kadınlara yönelik gerçekleştirdikleri "Ally For Future Liderlik Programı"yla Filistinlilerin de aralarında olduğu Müslüman kadınların liderlik kapasitesini geliştirmeye yönelik kalıcı nitelikte bir dayanışma ağını oluşturduklarına değinen Yanık, Kudüs'ün Meryemleri için de bütün içtenlikleri ve "Hepimiz Meryemiz" anlayışıyla mücadele verdiklerini, güçlerini Kudüs için birleştirdiklerini ifade etti.
"Uluslararası toplum, Filistinli siviller için bir koruma mekanizması oluşturmalıdır"
Bakanımız Yanık, bu hassasiyetle Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı görevine geldikten hemen sonra BM Güvenlik Konseyi üye ülkeleri, BM İnsan Hakları Konseyi üye ülkeleri ve İslam İşbirliği üye ülkeleri başta olmak üzere toplam 97 ülkeye gönderilen bir mektupla Filistin'deki işgale ve insanlık dramına karşı acilen harekete geçilmesi çağrısında bulunduğunu dile getirdi.
15 Haziran tarihli mektubunda İsrail'in, yaşam hakkı başta olmak üzere temel insan hakkı ihlalleri ve temel ihtiyaçlara erişimde uyguladığı kısıtlamalara dikkati çektiklerini aktaran Yanık, İsrail'in savaş suçları karşısında tüm kurum ve ülkelerin üzerlerine düşen tarihi, ahlaki ve hukuki sorumluluklarına vurgu yaptığını anlattı.
Yanık, mektubunda dile getirdiği hususları şöyle ifade etti:
"Uluslararası toplum, Filistinli siviller için bir koruma mekanizması kurmalıdır. Uluslararası Ceza Mahkemesi, işgal altındaki Filistin topraklarında işlenen insanlık ve savaş suçlarına ilişkin gerekli incelemeleri başlatmalı ve ivedilikle sorumluları yargılamalıdır. Filistinlilerin yaşam ve mülkiyet hakları başta olmak üzere tüm temel hak ve hürriyetleri korunmalı, güvence altına alınmalıdır. Filistinlilere derhal ve engelleme olmadan insani yardım sağlanması için -ki biliyorsunuz insani yardımın bütün yolları kapatılmıştı- İsrail'in Gazze Şeridi'ne giriş-çıkışlara yönelik yasak ve kısıtlamaları sona erdirilmelidir. Yasa dışı yıkım ve tahliyeler durdurulmalı, zorla yerinden edilen Filistinlilerin evleri iade edilmeli, ibadet hürriyetine getirilen kısıtlama ve yasaklara son verilmeli, Filistinli mültecilerin evlerine geri dönme hakları sağlanmalıdır."
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Derya Yanık, kendilerinin, rahmetli Nuri Pakdil'in ifadesiyle ‘bir çocuktan bir Kudüs yapan’ Filistinli kadınların ve İslam coğrafyasındaki 800 milyon kadının gücüyle, hayatın her alanında yaktıkları kandillerle umutları daha büyüteceklerini, geleceği daha güçlü adımlarla inşa edeceklerini sözlerine ekledi.