…
…
26 Kasım 2020, Perşembe Çanakkale, Türkiye

Bakanımız, 4. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’ne Katıldı


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) tarafından Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız iş birliğinde "Dijital Çağda İnsan Kalmak" temasıyla çevrim içi olarak düzenlenen 4. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi'nde, “Bireyi bir isim veya numaradan ibaret gören dijitalleşmenin sonu faşizme çıkar. Dijital faşizme karşı hep birlikte mücadele etmeli, hep birlikte çözüm yolları aramalıyız" dedi.

Tamamına katıldığı zirvelerde üzerinde odaklanılan her konunun Türkiye ve dünya açısından taşıdığı önemi geçen zamanın kendilerine daha iyi gösterdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, zirvenin konusunun "Dijital Çağda İnsan Kalmak" olarak belirlenmesini çok isabetli bulduğunu belirtti. Dijitalleşmenin inkarı mümkün olmayan ve herkesin hayatına giderek daha çok dokunan bir gerçek olduğuna dikkati çeken Erdoğan, günlük alışverişten ev eşyalarına, siyasetten iş dünyasına, eğitimden adalete kadar her alanda dijitalleşmenin kendini hissettirdiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gencinden yaşlısına, kadınından erkeğine her kesimden insanın telefonuyla, tabletiyle, bilgisayarıyla, internetiyle her an karşı karşıya bulunduğu dijital dünyanın dışında kalmak giderek daha da zorlaşıyor." ifadesini kullandı.

"İnsana Hizmet İçin Çalışmayan Her Mekanizma Sonuçta Zulüm Üretir" 

Her yenilik gibi dijitalleşmenin de beraberinde yeni sorunlar getirdiğine dikkati çeken Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Kendimizden başlayarak çevremizdeki, şehrimizdeki, ülkemizdeki ve dünyadaki tüm ilişkileri kökten değiştiren böylesine kritik bir olgunun bütün yönleriyle değerlendirilmesi hepimiz için ufuk açıcı olacaktır. Bize göre eşref-i mahlukat olan insanı merkeze almayan, ona hizmet etme gayesi taşımayan hiçbir gelişmenin kıymetli ve kalıcı olması mümkün değildir. Maddi ve manevi tüm ihtiyaçlarıyla insana hizmet için çalışmayan her mekanizma sonuçta zulüm üretir. Bunun için ülkeyi yönetirken hep 'insanı yaşat ki devlet yaşasın' prensibiyle hareket ettik. Bireyden aileye, aileden topluma insanın söz konusu olduğu her yerde ve her konuda hiçbir ayrım gözetmeksizin bu anlayışı hakim kılmanın mücadelesini verdik. Özellikle kadınların karşı karşıya bulunduğu şiddet ve ayrımcılık gibi sorunların çözümü konusunda çok daha büyük hassasiyet gösterdik. Bu gayretlerimizde teknolojinin tüm imkanlarını da kullandık. Güçlü bir ailenin temelinde güçlü kadının yattığı, kadının gücünün de kendisine duyulan saygıdan ve haklarını kullanabilme imkanından kaynaklandığını unutmadan yolumuza devam edeceğiz."

Dünyanın yaklaşık bir asırdır süren küresel siyasi ve ekonomik güç dengelerindeki sarsılmanın sancılarını yaşadığına vurgu yapan Erdoğan, koronavirüs salgınının bu sarsıntıyı hızlandırdığını ifade etti.

Bu süreçte dünyadaki üretim, dağıtım, ticaret, teknoloji ve insan gücü kaynaklarındaki tekelleşmenin nasıl vahim sonuçlara yol açabileceğinin acı bir şekilde görüldüğünün altını çizen Erdoğan, "Gelişmiş ülkelerin salgınla mücadelede yaşadıkları zorluklar siyasi ve ekonomik gücün tek başına yeterli olmadığını, mutlaka adil bir paylaşımın gerektiğini ortaya çıkarmıştır. Tabii 'Bu ders yeteri kadar anlaşılmış mıdır?' derseniz henüz onun emarelerini göremiyoruz. Tam tersine suçu sığınmacılara, yabancılara, Müslümanlara atarak bu eksiğin üzerinin örtülmeye çalışıldığına şahit oluyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

 "Dijitalleşmenin En Büyük Zaafı, Veri Kontrolünün Tekelleşiyor Olmasıdır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, benzer bir tehdidin dijitalleşme konusunda da yaşandığını belirterek "Güvenlikten eğitime, sağlıktan enerjiye, bireysel alışkanlıklardan ticari faaliyetlere kadar her alanda giderek yaygınlaşan dijitalleşmenin en büyük zaafı, veri kontrolünün tekelleşiyor olmasıdır." dedi.

Az sayıda şirketin tüm dünyanın dijital verilerini kontrol ettiği bu çarpık durumun gelecekte yaşanacak çok büyük sıkıntıların habercisi olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:

"Artık dünyada savaşların bile dijital tabanlı hale dönüştüğü bir dönemde böylesine bir güç temerküzünün yol açacağı sorunları tahmin etmek zor değildir. İnsanın geleneksel hayat tarzında çeyrek asır gibi kısa bir sürede yaşanan bu radikal değişimin sonu doğru bir altyapıyla desteklenmez ve adil bir anlayışla yönetilmezse modern köleliğe varır. Etnik ve dini faşizmin acılarını asırlarca çeken, sömürgecilik ve doymak bilmeyen kazanç hırsının ağır bedellerini ödeyen insanlığı bu tehditten korumak hepimizin görevidir. Bireyi bir isim veya numaradan ibaret gören dijitalleşmenin sonu faşizme çıkar. Dijital faşizme karşı hep birlikte mücadele etmeli, hep birlikte çözüm yolları aramalıyız. Elbette bunu söylerken dijitalleşmeyi reddetmeyi kastetmiyorum, insan hayatını kolaylaştıracak her yeniliğin başımızın üzerinde yeri vardır. Önemli olan bu sürecin medeniyetimizin 'Yaratılanı severiz Yaradan'dan ötürü' yaklaşımıyla yürütülmesidir. Bunun için teknolojiyi geliştirenin de üretenin de kullanıcı olan insana karşı sorumluluğunu sadece kazanç parantezine hapsetmenin önüne geçilmelidir."

İnsanı maddi ve manevi varlığı ile bir bütün olarak gören dijitalleşmenin herkes için hayırlı neticeleri beraberinde getireceğini söyleyen Erdoğan, "Aksi takdirde dünya yeni çekişme, kavga ve hatta savaş tehditleri ile karşı karşıya kalacaktır. Sadece geçtiğimiz asırda yüzlerce milyon insanın hayatına mal olan savaşların yol açtığı ağır yıkımları ve acıları unutmamalıyız. Küreselleşme dediğimiz olgu adı üstünde dünyanın dolayısıyla insanlığın tamamının kucaklanmasını gerektiriyor. Dijitalleşme yoluyla yeni adaletsizliklerin, yeni haksızlıkların, yeni ötekileştirmelerin ortaya çıkmamasını temenni ediyoruz." diye konuştu.

Türkiye'nin dijitalleşme konusunda oldukça iyi bir seviyeye geldiğini kaydeden Erdoğan, Türkiye'de bilgi ve teknoloji sektörünün hacminin 18 yılda 20 milyar dolardan 132 milyar dolara yükseldiğini, sektörün yatırımlarının 100 milyar lirayı aştığını ifade etti.

Erdoğan, "Mobil hizmetlerden faydalanan abone sayısı nüfusumuzla aynı rakama ulaştı. Genişbant internet abonesi sayısı 77 milyonu, sabit genişbant abone sayısı 14 milyonu, fiber abone sayısı 3,5 milyonu, makineler arası iletişim abone sayısı 6 milyonu geride bıraktı. Bu sürecin devam ettirebilmesi için altyapı yatırımlarının en etkin ve verimli şekilde yürütülmesi gerekiyor. Hedefimiz ülkemizde haberleşme altyapısının kapsama alanına girmeyen tek karış yer bırakmamaktır." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2016 yılında 4,5G'ye geçildiğini şimdi ise 5G sürecinde olduklarını belirterek, "O zaman da ben bunu ifade ettim fakat anlaşılmakta biraz zorlandık. Endüstride hızlı bir dönüşümü beraberinde getirecek 5G, akıllı şehirler, akıllı ulaştırma sistemleri, akıllı hastaneler gibi nice alanın temel altyapısını oluşturacaktır. Yerli 5G teknolojisi altyapısını kurmadan bu süreci yürütemeyiz. Bunun için tüm kurumlarımızdan ve firmalarımızdan hızlı, etkin ve kararlı bir şekilde hareket etmelerini bekliyorum." diye konuştu.

Elektronik devlet hizmetlerinde sağladıkları gelişmenin güçlü altyapı ile vatandaşlara hizmetleri çok hızlı ve kolay bir şekilde ulaştırabileceklerinin en güzel ispatı olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün 5 bine yakın elektronik devlet hizmetinden yaklaşık 50 milyonun üzerinde vatandaşımız istifade edebiliyor. Yerli ve milli yenilikçi teknolojilerin kamu başta olmak üzere ülkemizdeki tüm kurumları ve bireyleri kucaklayacak şekilde gelişmesi için tüm imkanlarımızı seferber ediyoruz." ifadelerini kullandı.

Geçmişte basit amaçlar ve üst düzey yetkinlikte kişiler tarafından yapılabilen siber saldırıların artık devletler düzeyine kadar çıktığına dikkati çeken Erdoğan, Türkiye'nin son dönemde siber saldırılara en çok hedef olan ülkelerin başında geldiğini dile getirdi. Türkiye'ye yönelik 2016'da 9 bini bulmayan siber saldırı sayısının artık 100 binlerle ifade edildiğini aktaran Erdoğan, "Akıllı sistemlerle kullanılan saldırıları püskürtmenin yolu daha akıllı sistemleri geliştirmek ve kullanmaktır. Sınırlarımızın güvenliği ne kadar önemli ise elektronik sistemlerimizin ve buralarda saklanan verilerin güvenliği de o derece önemlidir. Türkiye'nin verisi Türkiye'de kalmalı anlayışıyla başlattığımız çalışmalarda henüz istediğimiz yere gelemedik. İnşallah bu hususta da en kısa sürede hedeflerimize ulaşacağız." değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişte bilim kurgu romanlarında, fütürist denemelerde okunan veya filmlerde seyredilen bir dünyanın içine giderek daha çok girildiğini ifade ederek şunları kaydetti:

"Zirvenin konusunu oluşturan 'dijital çağda insan kalmak' yaklaşımını en az dijitalleşmenin kendisi kadar önemli görmezsek yine bu romanların ve filmlerin bir kısmındaki felaket senaryolarının içine düşmemiz kaçınılmazdır. KADEM'i böylesine önemli bir konuyu ülkemizin ve dünyamızın gündemine getirdiği için tebrik ediyorum. Panellerde dile getirilecek fikirlerin, yapılacak değerlendirmelerin her birini bu bakımdan kıymetli görüyorum. Kadınların haklarını savunmanın aynı zamanda tüm insanlığın haklarını savunmak anlamına geldiğini gösteren bu etkinliğe katkı veren herkese teşekkür ediyorum."

Nüfusumuzun Yüzde 64’ü Sosyal Medya Kullanıcısı

4. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi'nin açılış konuşmasını yapan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk da dijital çağ ve insan ilişkisinin birçok açıdan ele alınabilecek oldukça mühim ve kapsamlı bir tartışma alanı olduğuna işaret eden Selçuk, üç gün sürecek zirvede konuşulacak başlıkların önemli çıktılar sağlayacağını vurguladı.

Selçuk, bilişim ve iletişim sektörleri başta olmak üzere teknolojinin baş döndürücü bir hızla geliştiği bir dönemin yaşandığına, dünya nüfusunun neredeyse yüzde 60'ının internete erişebildiğine, yaklaşık 4 milyar kişinin sosyal medya kullandığına dikkati çekerek, "Geçtiğimiz yıla göre baktığımızda sosyal medya kullanıcılarının yüzde 10'dan fazla büyüdüğünü görmekteyiz. Bu demek oluyor ki ortalama 1 milyondan fazla insan son 12 ayda her gün ilk kez sosyal medyayı kullanmaya başlamış. Bu da saniyede neredeyse 12 yeni kullanıcıya tekabül ediyor." ifadesini kullandı.

Akıllı telefonlara da değinen Selçuk, "Akıllı telefon kullanıcılarının sayısı da yüzde 67'lere gelmiş durumda. Ülkemizde ise bu oranlar dünya ortalamasının da üstünde. 62 milyon internet kullanıcısıyla nüfusumuzun yüzde 74'ünü kapsıyoruz. Yine nüfusumuzun yüzde 64 gibi yüksek bir rakamı aktif sosyal medya kullanıcısı ve yüzde 92'si de akıllı telefon kullanıyor. Dolayısıyla Türkiye dünya ortalamalarının üstünde internetle olan bir diyalog içinde. Türkiye'deki kullanıcıların günün ortalama 7,5 saatini de internet üzerinde geçirdiğine dair çalışmalar var." diye konuştu.

"Bilgi, Kültür ve Değer Aktarımının İnternet Üzerinden Olduğu Bir Döneme Girmekteyiz"

Bakan Selçuk, bugün artık "hayatı değiştirmekte olan teknolojileri nasıl daha verimli kullanabiliriz?" , "teknolojik ilerlemelerin bireyler ve toplum üstündeki derin ve dönüştürücü etkileriyle nasıl baş edebiliriz?" sorularının gündemi işgal ettiğine dikkati çekerek, yapay zeka ve dijital sistemlerin hayatın merkezinde yer aldığını anlattı.

Bu aracı iyilik ya da kötülük için kullanmanın mümkün olduğuna, nasıl ve ne amaçla kullanıldığının büyük önem taşıdığına vurgu yapan Selçuk, özellikle 1 yıla yaklaşan bir süredir mücadele edilen salgınla birlikte dijital sistemin insanları ne şekilde etkilediğinin daha net bir şekilde görüldüğünü söyledi.

Salgın sebebiyle eğitimden sağlığa, ticari hayattan çalışma hayatına kadar bütün alanlarda dijitalleşmenin daha yakinen tecrübe edildiği bir dönemden geçildiğine işaret eden Selçuk, aile kurumunun da bu köklü değişimden nasibini aldığını belirtti.

Selçuk, "Özellikle 'dijital yerliler' olarak adlandırılan, teknolojik hayatın içerisine doğan yeni nesil ile 'dijital göçmenler' olarak adlandırılan, bu sürece adapte olmaya çalışan bir üst kuşak arasındaki yaklaşım ve olayları yorumlama farkı da gün geçtikçe büyümekte. Biz bilgi, kültür ve değer aktarımının kuşaklar arasından ziyade daha ağırlıklı olarak internet üzerinden olduğu bir döneme girmekteyiz." değerlendirmesinde bulundu.

 OECD Raporuna Göre, Dijital Dönemde Kadınlar Erkeklerden Daha İyi Performans Gösteriyor

Bakan Selçuk, son 18 yılda Türkiye'de yaşanan büyük değişimlere ve ilerlemelere dikkati çekerek, ortalama yaşam beklentisinden bebek ölümlerine, kız çocuklarının okullaşma oranlarından teknokent ve üniversite sayılarına kadar insani gelişmeyi gösteren pek çok istatistikte ciddi ilerlemeler kaydedildiğini anlattı.

Türkiye'nin BM İnsani Gelişme Endeksi'nde "orta gelişme" seviyesinden "yüksek gelişme" seviyesine daha sonra da "çok yüksek insani gelişme" seviyesine ulaştığını anımsatan Selçuk, Bakanlık olarak insanı insan yapan değerlerin korunması ve yaşatılması noktasında gayret gösterdiklerini ifade etti.

"Dijital çağda insan" bağlamında hem çalışma hayatı hem de birey, aile ve toplum ilişkileri noktasında çalışmaları sürdürdüklerini aktaran Selçuk, yapay zeka, otomasyon gibi alanlardaki gelişmelerle mesleklerin değişiminin de söz konusu olduğunu kaydetti. Bakan Selçuk, şöyle konuştu:

"Bu değişimler sonucunda biz de 'işlerin geleceği' anlamında çalışmalar yürütmekteyiz. Çok önemli bir göstergenin altını çizmek istiyorum. OECD'nin son raporuna göre, dijital dönemde 18 göstergenin 8'inde kadınların erkeklerden daha iyi performans gösterdiğini görüyoruz. Yani kadınlar sağlık, iş arama gibi alanlarda interneti erkeklere göre daha fazla, daha iyi bir şekilde kullanıyorlar. Ama öte yandan kızların siber zorbalık mağduru olma olasılığının da erkeklere göre daha fazla olduğunu görüyoruz."

"Sosyal Medya Çalışma Grubu ile 1000'i Aşkın İçeriğe Müdahalede Bulunduk"

Bu dönüşüm maratonunda iş gücünün daha nitelikli hale getirilmesine ilişkin çalışmalar yaptıklarını, İŞKUR aracılığıyla düzenlenen eğitim programlarıyla dönemin ihtiyaçlarına göre çalışmaları yürüttüklerini anlatan Selçuk, Özellikle bilişim sektöründe, siber güvenlik alanlarında ve geleceğin meslekleri dediğimiz alanlarda işbaşı eğitim programları ve mesleki eğitim kursları, buna dair de farkındalık eğitimlerine devam ediyoruz." açıklamasında bulundu.

Bakan Selçuk, hem ebeveyenler hem çocuklar için medya okuryazarlığı eğitimleri verildiğini, çocukları dijital çağın tehlikelerine karşı koruyabilmek amacıyla Sosyal Medya Çalışma Grubu'nun oluşturulduğunu anımsatarak, Emniyet Genel Müdürlüğü ile birlikte çocukların karşılaşabilecekleri risklerin tespit edilmesine yönelik önleyici çalışmalar yürütüldüğünü söyledi.

"Sosyal Medya Çalışma Grubu ile şu ana kadar toplam 1000'i aşkın içeriğe müdahalede bulunduk." diyen Selçuk, Çocukları Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu aracılığıyla da kitapların incelendiğini, çocuklara uygun içerikli kitapların isimlerinin de Bakanlığın internet sitesinde yayımlandığını dile getirdi.

Selçuk, aile yapısının daha sağlıklı ve sağlam olması amacıyla sürdürülen Evlilik Öncesi Eğitim ile Aile Eğitim programlarına bugüne kadar 1,2 milyon genç ve 2 milyon vatandaşın katıldığını bildirdi.

"Dijital Dönüşümün Ehil Ellerde Dünyaya İyilik, Adalet ve Huzur Getirebileceğine İnanıyoruz"

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Selçuk, milli ve manevi değerleri kaybetmeden, dijital çağın nesnesi değil öznesi olarak, teknolojiden doğru istifade ederek, nimetlerinden faydalanarak bu dijital dönüşümden istifade edilebileceğine inandığını vurguladı.

Selçuk, "Biz bu değişimi ve dönüşümü Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde daha üst bir çıtaya ulaştıracağız. 2023, 2053 ve 2071 hedeflerimize yürüyeceğimize inanıyoruz. Teknolojiye rağmen değil teknoloji ile birlikte büyüyeceğimize inanıyoruz. Ciddi bir silaha dönüşebilecek bu dijital dönüşümün ehil ellerde tüm dünyaya iyilik, adalet ve huzur getirebileceğine de inanıyoruz. Yerli ve milli teknoloji hamlemizle bu süreçte bunun paydaşlarından biri olacağız ve bizlere umudunu bağlamış tüm mazlum ve mağdur coğrafyalara insanlığın geleceğinde önemli rol oynayacağımıza inanıyoruz." şeklinde konuştu.