Bugün, hayatının son demine kadar ülkesine hizmet etmiş olan, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün, 10 Kasım 1938 Günü ebediyete irtihalinin 86.yıldönümüdür.
İşgal altında kalmış yurdumuzda her türlü imkansızlık ve yokluğa rağmen kahraman milletimizle birlikte başlatmış olduğu kurtuluş mücadelesinde büyük bir zafer kazanarak aziz milletimizin kötüye giden yazgısını ve tarihin akışını değiştiren, bizlere büyük bir devlet ve Cumhuriyet armağan eden, yalnızca bedenen aramızdan ayrılan fakat fikirleriyle her daim milletimize bir meşale tutan ATATÜRK’ün, Türk Milletinin gönlünde sonsuza dek yaşayacağına inancım tamdır. Nitekim kendisi, yaşadığı çağa damgasını vuran, savaşlardaki başarılarıyla büyük bir komutan, yönetimiyle büyük bir devlet adamı, görüşlerindeki sağlamlık, doğruluk, geçerlilik, uluslararası ilişkilerde güvenilirlik, barış ve insan severlik değerleri ile evrensel bir kişidir.
Bu doğrultuda, hayatını ülkesine ve milletine adayan, ülkenin içinde bulunduğu zor şartlara ve sahip olduğu sınırlı imkanlara rağmen, milletinden aldığı güç ve destekle bağımsız ve millet egemenliğine dayanan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna liderlik eden Büyük Komutanı, yalnız 10 Kasım’larda değil; mücadele azmi, tarihi kişiliği, öngörüleri, eserleri ve inkılaplarıyla her daim anmak gereklidir.
Şüphesiz ki, gelecek nesillerimiz de aynı şuur ve inançla, vatandaşlığından onur duyduğumuz Cumhuriyetimizi çok daha müreffeh bir devlet haline getirmek için Atamızın izinde yürüdüğü kararlılıktan ödün vermeyecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle, tarihi yükselişini sürdüren Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ü ve onun nezdinde silah arkadaşlarını, istiklal mücadelemizin kahramanları ile ülkemizi müdafaa için serlerinden geçen tüm aziz şehitlerimizi rahmet, minnet ve şükranla yad ediyor, bu uğurda gazilik mertebesini bir nişane olarak taşıyan tüm gazilerimizi, en kalbi duygularımla selamlıyorum.