…
…
…
…
05 Kasım 2022, Cumartesi Ankara, Türkiye

Emine Erdoğan Hanımefendi ve Bakanımız Derya Yanık, 5. Uluslararası Kadın Ve Adalet Zirvesi'nin Gala Programına Katıldı


Emine Erdoğan, hükümetin kadınların çalışma, sosyal ve eğitim hayatlarına yönelik reform niteliğinde iyileştirmeler yaptığını belirterek, “Kamusal yasakların kaldırılması da kadın meselelerinin en başta bir insan hakları mücadelesi ölçeğinde ele alınmasıyla başarıldı. Bu tecrübe, insanlık adına büyük bir kazanım olduğu gibi, evrensel bir referans noktasıdır. O nedenle bu başarılar sadece bizim gündemimiz olmamalı. El birliğiyle kadınlar adına kazandığımız hakları ve kadını örseleyen sistemlere karşı dik duruşumuzu tüm dünyaya anlatabilmemiz lazım” dedi.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) iş birliğinde düzenlenen "Kültürel Kodlar ve Kadın" temalı 5. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi'nin gala programı, Emine Erdoğan hanımefendinin katılımıyla gerçekleştirildi.

Programda konuşan Emine Erdoğan, tüm katılımcıları selamlayarak, yurt dışından gelen yabancı konuklara da "Hoş geldiniz" dedi. Zirve vesilesiyle bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan, KADEM'in farklı temalarla her yıl düzenlediği zirvelerin, kadınlara dair evrensel meseleleri mercek altına aldığını, kördüğüm haline gelmiş sorunların çözümlerine işaret ettiğini söyledi.

KADEM'in bugüne kadar yaptığı çalışmalarla, büyük bir ihtiyacı karşıladığına değinen Erdoğan, derneğin kadın çalışmaları alanındaki tek sesliliğe, kendi medeniyet ve inanç dünyalarından yaklaşımlarla güçlü bir cevap verdiğini, kadınların, ailenin, toplumun yanında durduğunu dile getirdi. Tüm KADEM ailesine teşekkür eden Emine Erdoğan, derneğin başarılı çalışmalarının devamını diledi.

“Kadını hakikatinden kopararak, yeniden şekillendirmeye çalışan bir gündemin içindeyiz”

Kadınların tarih boyunca hep tartışma konusu olduğunu vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dünya, her dönemde kadınlara dair yeni kodlar, yeni söylemler ve yeni roller üretmiştir. Buna rağmen kadınla erkeğin birbirini tamamladığı, fıtratın, adalet terazisi olduğu bir dünya hala kurulamadı. Maalesef, kadını hakikatinden kopararak, yeniden şekillendirmeye çalışan bir gündemin içindeyiz. Kadınlar, sınırları her gün genişleyen popüler kültürün tahakkümü altında büyük mağduriyetler yaşıyorlar. Çünkü kadınlara vadedilen tüm hak, özgürlük ve başarıların ön koşulu, öz kimliklerinden vazgeçmeleri. Kadınlar, ötekileştirilmemek, sosyal hayattan dışlanmamak ya da işini kaybetmemek için bu koşulu kabul etmek zorunda kalıyorlar. O nedenle küreselleşmenin ve popüler kültürün, gözlerimizin önünde inşa ettiği yeni kodları, kılı kırk yararak irdelemeliyiz. Mesela, iş, teknoloji ve sanat dünyasına ait kültür kodlarının, kadınlarla ilgili neler söylediğine, kulak kabartmalıyız."

Modern dünyanın aileye yönelik tasarımının deşifre edilmesi gerektiğini belirten Erdoğan, son zamanlarda öne çıkarılan rol modellere bakıldığında kadının bir özne olarak, ailenin dışında, konumlandırıldığının görüldüğünü vurguladı. Kadının emeği ev içinde kaldıysa, emeğinin de kendinin de görünmediğini dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:

"İşyerlerinde kadın başarılı sayılırken, evdeki kadın, hakir görülen bir konumda kalıyor. Evi ve işi arasında savrulan kadınların, 'Eşitlik' adı altında sarf ettikleri, insanüstü efor ve yaşadıkları çelişkiler, göz ardı ediliyor. Benzer olarak annelik, kadının kendini gerçekleştirmesinin önündeki bir bariyer olarak sunuluyor. Evdeki kadının, nesil yetiştiren, aile hayatını organize eden, her dakikası üretim ve sorumluluk dolu yaşamına tepeden bakılıyor. İşte tüm bunlar, kadınları dar kalıplara mahkum etmektir, hayatın zenginliklerini, terazisini ve sunduğu seçenekleri, yok etmektir."

"Dik duruşumuzu, tüm dünyaya anlatabilmemiz lazım"

Gerçek eşitlik ve özgürlüğün, kadınların fıtri hasletlerini korumalarına imkan sağlayacak ekosistemi oluşturmakla başladığını ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Kadınların hayatın tüm alanlarında, kendi tabiatlarıyla var olmalarını sağladığımızda, adalet ve denge ekseninde bir dünya zaten oluşacaktır. Hükümetimiz bu anlayışla kadınların çalışma, sosyal ve eğitim hayatlarına yönelik reform niteliğinde iyileştirmeler yaptı. Kamusal yasakların kaldırılması da kadın meselelerinin en başta bir insan hakları mücadelesi ölçeğinde ele alınmasıyla başarıldı. Bu tecrübe, insanlık adına büyük bir kazanım olduğu gibi, evrensel bir referans noktasıdır. O nedenle bu başarılar sadece bizim gündemimiz olmamalı. El birliğiyle kadınlar adına kazandığımız hakları ve kadını örseleyen sistemlere karşı dik duruşumuzu tüm dünyaya anlatabilmemiz lazım. Zira bugün özgürlüğü sadece kendi değerleriyle tanımlayan dünyanın en medeni sayılan ülkelerinde bile kadınlar, ideolojik kıyımların kurbanı olabiliyorlar. Kamusal yasaklarla, mahalle baskısıyla, yaşamları görünmez prangalar içinde geçiyor.

Şu bir gerçek ki ana akım söylemler artık geçerliliğini yitirmiştir. Çözüm ise kadınların, hakikatlerinden koparılmadan var olabilecekleri, reçeteler üretebilmektir. Dinimizin, kadın ve erkek arasında gözettiği, hassas dengeyi unutmayalım. Bizim inancımızda kadın ve erkek, bir bütünün iki yarısıdır. Farklı fıtratlar ve farklı kabiliyetlerle hayatta yer alır, iş birliği içinde var olurlar. Dinimiz, kadınların ve erkeklerin, insan onuruna yaraşır hayatlar yaşamasının yollarını net bir şekilde ortaya koyuyor. Bu noktada bizim ödevimiz, bu prensipleri hayata aktarmaktır."

"Kadınlarımızın medeniyetimiz içindeki güçlü varlığını hatırlatmamız gerekiyor"

Dünyanın önemli bir dönemeçten geçtiğini vurgulayan Emine Erdoğan, ailenin DNA'sını bozmaya, kadını aileden koparmaya çalışanların çocuklar üzerinden çok çirkin hesaplar yaptığını dile getirdi. Kadın hakları her konuşulduğunda cinsiyet kavramını belirsizleştiren küresel hareketin ortaya atıldığına dikkati çeken Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Bizler büyük bir dayanışma içinde, bu dayatmaları bertaraf edecek güçlü formüller üretmek zorundayız. En başta da kadınlarımızın kendi medeniyetimiz içindeki güçlü varlığını onlara hatırlatmamız gerekiyor. Cesareti, azmi, rikkati ve vakarıyla temayüz eden Anadolu kadını, zamanlar üstü bir rol modeldir. Topraklarımızdan geçen seyyahların tarihe bıraktığı kayıtlar, Anadolu kadınının yüzyıllar öncesinde dahi sergilediği liderliğin delilleridir. Hanım sultanların vakıf eserleri, medeniyetimizde kadınların topluma yön veren figürler olduğunu anlatır. Şifahaneler, imaretler, aşevleri, camiler ve külliyeler ile donattıkları şehirler, kadının dönüştürücü gücünü gösterir. Anadolu medeniyetinde ve İslam medeniyetinde çok güçlü bir kadın tarihi var. Bu tarihin güncel söylemlerle gün yüzüne çıkarılmaması, gerçekten çok düşündürücü. Tarihimize ve medeniyetimize, mührünü vurmuş kadınların örnekliğini, geleceğe aktaracak projelerin, hayati olduğuna inanıyorum."

“Kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Emine Erdoğan'ın katkıları çok büyük”

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Derya Yanık ise programdaki konuşmasında, 2019'da Birleşmiş Milletler Kadın Statüsü Komisyonu'nun bir toplantısında Afrikalı bir aktivistin "Fasulye pişiren bir kadın sadece yemeği yaktığı için şiddete uğrayabiliyor" dediğini aktardı. Yanık, bunun örneklerini Türkiye'de kadına yönelik şiddetle mücadeleyi konuşurken de duyduklarını anlattı.

Kadın ve Adalet Zirvesi'ne farklı coğrafya, kültür ve inançtan katılım olduğunu belirten Yanık, "Kadın meselesini, aslına bakarsanız insan meselesini konuşurken hemen hemen aynı meseleleri konuşuyoruz. Çünkü insan, eşref-i mahlukat olduğunu unuttuğunda hangi kültürden olursa olsun aynı kabalığı, aynı nobranlığı taşıyor. O yüzden bir araya geldiğimizde aslında sadece kadınların meselesini değil, esasında insanlığın meselesini konuşuyor oluyoruz." dedi.

Kadın hakları ve kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan'ın katkılarının çok büyük olduğunu vurgulayan Yanık, Emine Erdoğan'ın bu konudaki çalışmaların arkasında her zaman büyük bir güç ve destek olarak durduğunu kaydetti. Bakan Yanık, "Sayın Cumhurbaşkanımız kadın meselesini, kadın haklarını, kadına yönelik şiddetle mücadeleyi Türkiye'de siyasetin bir meselesi haline getiren ilk siyasi aktördür. Dolayısıyla kendisine gıyabında şükranlarımı arz ediyorum." diye konuştu.

"Kadınların ailesi ve kariyeri, inançları ve modern dünya arasında sıkışıp kalmasından yorulduk"

KADEM Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan Bayraktar ise KADEM'de, seküler söylemin hakim olduğu bir alanda, kadın hakları alanında, muhafazakar veya dindar kadınlar olarak yeni bir söylem üretme derdinde olduklarını ifade etti. "Biz genelde tüm kadınların, özelde ise muhafazakar kadınların ailesi ve kariyeri, inançları ve modern dünya arasında sıkışıp kalmasından yorulduk ve biz buna razı değiliz." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bunu kabul etmiyoruz. Bunun için de kadınlara yeni çözüm üretmeye çalışıyoruz. İsteyen ev kadını olsun, isteyen çalışsın, yeter ki iki tarafta da kadın saygın olsun, hakları gasbedilmesin. Çalışmak ya da ev kadını olmak, gösterişli ya da mazbut olmak, evlenmiş veya boşanmış olmak, çok veya az çocuk sahibi olmak, bunların hiçbiri başlı başına bir makbul olma veya hor görülme sebebi olamaz."

Sümeyye Erdoğan Bayraktar, 17 ülkeden 26 konuşmacının katıldığı 5. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi'ne ilişkin de şu değerlendirmelerde bulundu:

"Gördük ki kadın sorunları dünyanın her yerinde aynı. Kültürel kodlara bağlı zarar verici muameleler, yetersiz istihdam, eğitim eksikliği ve şiddet dünya kadınları olarak hepimizin ortak sorunu. Ve yine gördük ki kadınlar bir yandan mevcut sorunlarla mücadele ederken aynı zamanda önlerindeki sosyal ve kültürel engelleri yıkmaya çalışıyorlar. Ve bu konuda erkeklerin de kendilerine destek olmasını bekliyorlar. Kültürel kodların tüm dünyada kadınlık sorununu beslediğini ve özellikle Müslüman kadınların bu anlamda dayanışma içerisinde olması gerektiğini bir kez daha anladık. Zirve boyunca tartışılan bütün başlıklar, bizler için ufuk açıcı oldu."

Programa Azerbaycan Aile, Kadın ve Çocuk Sorunları Devlet Komitesi Başkanı Bahar Muradova, Tanzanya Toplumsal Gelişim, Toplumsal Cinsiyet, Kadın ve Özel Gruplar Bakanı Onesphoro Gwajima, Libya Sosyal İşler Bakanı Wafaa Abu Bakhr Mohamed Al Kilani'nin yanı sıra sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, akademisyenler ve KADEM temsilcileri katıldı.